Wentworth Lincoln Miller & Melanie Brown

Göl kenarına gelmişlerdi
Gelirken yolda kimseyi farketmediler sadece dünya onların etrafında dönüyor gibiydi.
Melanie'nin eli hala Went'in ellerindeydi. Çok masalsıydı herşey. Went hala şaşkın ve mutluydu.
Melanie'ye bakarak güzel yermiş dedi. Halbuki içinden Senin sevdiğin her yeri severim diyordu.
Gölün kenarındaki bir ağacın altına geçtiler
Yere oturdular biraz rüzgar vardı ve görünürde kimse yoktu
Ortam sessiz sakindi Tam Went'in sevdiği gibiydi.
Went elini cebine attı ve asasını gizlice çıkardı.
Asasını salladı ve hiç bir kelime etmedi.
Gökten 1001 tane farklı çiçek yağıyordu. Melanie şaşırmış sadece olanları izliyordu..

Yol boyunca iricik aşkının elini tutmanın heyecanından etrafındakilerin ona bakıp bakmadıklarını farketmemişti.Mutluydu .Bunu zaten belli ediyordu. Bir ağacın altına oturup etrafı izlemeye başladılar. Melanie eski günleri hatırladı. Üzüşdüğü zaman buraya gelirdi. Asla etrafında birileri varken ağlamazdı. Buraya gelir burada ağlardı. Zayıf yanlarını kimseye göstermiyordu. Zaten bu yüzden de o zamanlar pek dostu yoktu. Bunları düşünürken birden yukarıdan birşeylerin yağdığını farketti. Bunlar çiçeklerdi. Rengarenk. Binbir çeşit. Melanie çiçekleri çok severdi. Bu durum çok hoşuna gitti. Mutluluğu biraz daha arttı. Gülümseyerek biricik aşkına baktı. Onunda yüzünde gülümsemeyi görünce ona yeniden aşık oldu. Zaten o gülümsemeyi ne zaman görse yeniden tutuluyordu ona. Yanında oturan ve elini hiç bırakmadığı aşkının omzuna başını yaslayıp ona
Buraya getirdiğim ilk kişisin biliyor musun?
Belki benden başkaları da keşfetmiş olabilir ama benimle beraber gelen tek kişi sensin.
Dedi ve gölü seyretmeye başladı.

Yanında oturan ve elini hiç bırakmadığı aşkının omzuna başını yaslayıp ona
Buraya getirdiğim ilk kişisin biliyor musun?
Belki benden başkaları da keşfetmiş olabilir ama benimle beraber gelen tek kişi sensin.
Dedi ve gölü seyretmeye başladı.
Went Melanie'nin saçını öptü ve Buna sevindim Bende ilk defa biriyle bir yere gittim dedi.
Herşey ölümsüzdü sınırsızdı o an.
Fakat Went daha Melanieye seni seviyorum dememişti Melaniede Farketmemişti belkide. Birden kendine kızdı Melanienin omuzlarından tutarak kendine çevirdi Ve gözlerinin içine bakarak
İyiki varsın Seni seviyorum.. Dedi
Melanie'nin gözleri gülüyordu.peki şimdi ne olacaktı?

Gölü seyrederken birden saçlarında hafif bir baskı hissetti. Bunlar..dudakları olabilir miydi? Evet saçını öpmüştü. Kalbi yine hızlanmıştı. Artık elleri titriyordu. Bu denli büyük bir duygu daha önceden hiç hissetmediği için ne yapacağını bilemedi.
Buna sevindim Bende ilk defa biriyle bir yere gittim
Melanie aşkının elini biraz daha sıktı ve anlayışlı bir gülümsemeyle onu izlemeye başladı. Sonra Lincoln birşeyin yeni farkına varmış gibi kaşlarını çattı. Melanie meraklandı. Lincoln Melanie'nin yüzünü kendine çevirerek
İyiki varsın Seni seviyorum..
Bunu duyunca Melanie heyecanını saklayamayarak
Bende seni seviyorum Wentworth Lincoln Miller ..Hemde herşeyden çok.
Dedi ve ona sarıldı. Bir an ani bir tepki gibi geldi. Ama artık aşkının kollarının arasındaydı. Hiçbirşey düşünemiyordu. Sanki herşey bir anda yok olmuştu. Sadece ikisi vardı. Demek aşk buydu..

Bende seni seviyorum Wentworth Lincoln Miller ..Hemde herşeyden çok.
Dedi ve ona sarıldı. Bir an ani bir tepki gibi geldi. Ama artık aşkının kollarının arasındaydı. Hiçbirşey düşünemiyordu. Sanki herşey bir anda yok olmuştu. Sadece ikisi vardı. Demek aşk buydu..

Went bunu bekliyordu işte öylesine mutluyduki şeker verilmiş çocuk gibiydi..
Sıkıca Melanieye sarılıyor bırakmak istemiyor bir yandanda saçını okşuyordu...
O masmavi gözler pamuktan beyaz teni Wenti sanki büyülemişti.
ilk defa böyle sendeliyor diyecek söz bulamıyor ağzı kuruyor zaman zaman gözü kararıyordu..Ama hayatının Kadını yanındaydı ve oda onu seviyordu..
Melanienin o Yediveren güllerinden daha güzel kokusunu içine derince çekiyor bırakmak istemezcesine nefesini tutuyordu..
Miller yeni doğmuş gibiydi aklı durmuş herşeyi silinmiş sadece Melanie var gibi bir durumdu. tabiri caizse artık büyüyordu...

Melanie aşkına uzun uzun baktı. Onu kaybetmekten korkmaya başladı. Çünkü onu daha yeni bulmuştu. Hayatının anlamını.Onu kaybedemezdi. Dayanamayıp yine sarıldı. Ama bu sefer uzun uzun sarıldı. Hiç bırakmak istemiyordu. Kalbi bu zamana kadar hep eksik gibiydi.Şimdi tamamlanmıştı. Kalbi halen hızla çarparken bu aşk denen şeyi yaşadığı için kendini şanslı saymaya başladı Melanie. Güneş yavaş yavaş batıyordu. Melanie hayatının aşkının gözlerine dalmış zamanın farkında değildi. İkisinin de gözlerinin içi gülüyordu. Sanki hayatları boyunca çektikleri acıların telafisiydi bu. Herşey çok daha iyi olacaktı. Meanie buna inanıyordu.
Peki şimdi ne olduk biz?
Diye sordu. Biliyordu çok saçma bir soruydu ama hayatında ilk kez aşık olmuş biri olarak bunu sormasında hak vardı.

Peki şimdi ne olduk biz?
Diye sordu. Biliyordu çok saçma bir soruydu ama hayatında ilk kez aşık olmuş biri olarak bunu sormasında hak vardı.
Sanırım sevgili olduk dedi ve gülümsedi ve devam etti...
Sen benim ilk arkadaşım ilk aşkım herşeyim oldun birden bire sanki bir masaldayım bir rüyadayım sanki gözlerimi açınca herşey kaybolacak sen yokolacakmışsın gibi çünkü kime değer verdiysem bir şekilde ortadan kayboldu seni kaybetmek istemiyorum dedi..
kafasını ağaca dayadı ve gözlerini kıstı bir anda mazisi gözünde canlandı neler yaşadıkları nerden nereye geldiği
herşey ilk başta kötüydü fakat şimdi yavaş yavaş güzelleşiyordu
Melanie onun hayatına hayat katmıştı sanki.Çocukluğundan beri Rüyasında gördüğü melek o muydu acaba?
Miller benim nasıl biri olduğumu biliyormu diye düşünürken tekrar Melanieye baktı tüm masumluğuyla güveniyle onun yanındaydı ve ona şöyle dedi:
Benden nedense neredeyse okuldaki herkes çekiniyor. Nedenini bilmiyorum Sendede oldumu böyle bir duygu diye sordu
Melanie birden duraksadı ve başını Lincolne çevirdi

Sanırım sevgili olduk.Sen benim ilk arkadaşım ilk aşkım herşeyim oldun birden bire sanki bir masaldayım bir rüyadayım sanki gözlerimi açınca herşey kaybolacak sen yokolacakmışsın gibi çünkü kime değer verdiysem bir şekilde ortadan kayboldu seni kaybetmek istemiyorum .
Melanie gülümseyerek aşkının diğer elini de tutup.
Kaybetmeyeceksin. Dedi.Ve gülümseyerek aşkına baktı.
Benden nedense neredeyse okuldaki herkes çekiniyor. Nedenini bilmiyorum Sendede oldumu böyle bir duygu .
Melanie önce duraksadı. Sonra Lincoln'e dönüp
Aslında başlarda biraz çekiniyordum senden. Ama herkese karşı öyleyimdir. Tanışmadığım kişilere karşı en azından.
Dedi ve başını aşkının omzuna yaslamaya devam etti.
Hava kararıyordu. Ama Melanie uursamadı. Lincoln isterse sabaha kadar bile oturabilirdi burada. Yeter ki yanında o olsun .

Benden nedense neredeyse okuldaki herkes çekiniyor. Nedenini bilmiyorum Sendede oldumu böyle bir duygu .
Melanie önce duraksadı. Sonra Lincoln'e dönüp
Aslında başlarda biraz çekiniyordum senden. Ama herkese karşı öyleyimdir. Tanışmadığım kişilere karşı en azından.
Dedi ve başını aşkının omzuna yaslamaya devam etti.
Ardından Went ama benden herkes çekiniyor sanırım karşımdakilerin gözlerinden seziyorum buda fazlasıyla canımı sıkıyor dedi.
Eliyle Melainenin omzundan tutararak kendine bastırıyor sevgisini belli etmeye çalışıyordu.
Acaba Melanie Millerin karanlık tarafda olduğunu biliyormuydu
öğrenince ne tepki verecekti?
Bu soru milllerin kafasını kemirmeye başlamıştı bile. bu Melanieyi korkutacakmıydı yada tepkisi ne olacaktı. Ve Miller dayanamadı Melanie'ye sordu...
"Sevdamız sana birşey soracağım fakat tepkini bilmiyorum öğrenmek istiyorum."
Melanie Millere döndü ve "Evet aşkım"
Miller yutkundu ve sorusuna devam etti
"Ben karanlık taraftayım" dedi ve sustu
Wentworth dolambaçı kelime oyunlarını sevmiyordu o yüzden direk soruyor direk söylüyordu..
Melanie duraksadı..

Sevdamız sana birşey soracağım fakat tepkini bilmiyorum öğrenmek istiyorum
Melanie gülümseyerek ona
Evet aşkım?
Ben karanlık taraftayım
Melanie önce duraksadı. Ve sevdiği adama dönüp.
Evet bu bir sorun olabilir.
Dedi. onra kolundaki işareti gösterip
Tabi ben aydınlık taraftan olsaydım.
Dedi ve kahkahalarla güldü. Bu gün çok sevinçliydi. Ve aşkına biraz daha sokulup manzaranın keyfini çıkarmaya başladı.

Melanie önce duraksadı. Ve sevdiği adama dönüp.
Evet bu bir sorun olabilir.
Dedi. onra kolundaki işareti gösterip
Tabi ben aydınlık taraftan olsaydım.
Dedi ve kahkahalarla güldü. Bu gün çok sevinçliydi. Ve aşkına biraz daha sokulup manzaranın keyfini çıkarmaya başladı.
Miller Rahatlamıştı Artık herşey dört dörtlüktü
Sevdiği kız Sessiz huzurlu bir ortam
içinden şöyle geçirdi "mugglelerin vodkasıda olsa süper olur aslında" ve gülümsedi
Kendini ilk defa huzur ve güvende hissediyordu
Melanie'nin eşsiz güzelliğini seyredip iç çekiyordu

Melanie sevdiğinin omzundan etrafı izlemeye devam etti. Ama yavaş yavaş uykusu gelmeye başlamıştı. Gözleri kapanıyor gibi oluyordu. Aslında saat geç değildi. Ama Melanie bu gün çok yorulmuştu. Ardı arkası kesilmeyen hastalar ve çok yoğun yaşadığı ve ilk kez tattığı bu duygular...
Sevgilisinin elini avuçlarının içine aldı . Elinin sıcaklığı onu kendine getirebilir belki diye. Ama nafile. Tam tersine elinin sıcaklığı Melanie'nin daha da huzurlu hissetmesini sağlıyordu. Ve uykuya daldı. Sabah uyandığında belki de uyuyakaldığı için kendinden nefret edecekti. Ancak ailesinin ölümünden beri ilk kez kendini bu denli güvende hissediyordu. Ve sevdiğinin omzunda uyumak ona başka bir tat vermişti.

Sevgilisinin elini avuçlarının içine aldı . Elinin sıcaklığı onu kendine getirebilir belki diye. Ama nafile. Tam tersine elinin sıcaklığı Melanie'nin daha da huzurlu hissetmesini sağlıyordu. Ve uykuya daldı. Sabah uyandığında belki de uyuyakaldığı için kendinden nefret edecekti. Ancak ailesinin ölümünden beri ilk kez kendini bu denli güvende hissediyordu. Ve sevdiğinin omzunda uyumak ona başka bir tat vermişti.
Millerin birden aklına Karanlık Tarafın toplantısı aklına geldi ama bırakıp gidemezdi sevdiğini
cebinden asasını çıkardı ve sihirli sözleri söyledi Millerin kopyası oluştu.
ve Turkemplayı çağırdı Ve bu kızı her ne pahasına olursa olsun koru ona hiç bir zarar gelmesin dedi. Kopyasıyla yer değişti ve karanlık ormana doğru yürümeye başladı