Parlayan gözler, kocaman, 32 dişi de gösteren bir gülümse ve rahat bir ifade yoktu Dulcie' de. Ama üzgün de görünmüyordu. Asabiydi sadece. Asabi, aksi ve huysuz. Böyle zamanlarda asla çekilmezdi Dulcie. Kendi bile çekemiyordu kendisini. Sonrasında düşündüğünde ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. Yaparkende öyle.. Ama yinede yapıyordu. Ne mi ?
Ellerinde çalışma kağıtları, hızlı hızlı iniyordu merdivenlerden. Kağıtları düşüre düşüre, düşürdüklerini toplaya toplaya ama ne olursa olsun, hızlı hızlı ilerliyordu. Yine üçer beşer kağıtları düşürmüştü." Lanet olsun. " diye fısldadı kendi kendine.
Öyle hızlı topluyordu ki, çalışma kağıtlarını yırtacaktı nerdeyse. Tabii o sıralarda onu izleyen yakışıklının farkında da değildi. Yoluna devam etmek için başını kaldırdığı anda gördü onu. Esmer teni, alnına düşen, hafif dalgalı, siyah saçları ve mavi gözleriyle oldukça etkileyici görünüyordu. Ayrıca kocaman iri gözleri vardı, Dulcie' nin gözlerinin kilit noktası olmuşlardı. " Napıyorsun Dulcie ? " dedi, yine kendi kendine. Seviyeli bir pozisyon aldı ve ne var dercesine bir bakış attı.
" Eee, merhaba. Ben Alex, Alexander. " Alex' in gözlerinde beliren parıltıyı fark etmemek imkansızdı. Ama Dulcie yumuşamamıştı. " Ben de Dulcie. Ama gördüğün gibi müsait değilim. " " Ben, yardım ebelirim, sanıyordum. " " Ben sanmıyorum! " " Pekala, özür dilerim. "
Aah, ne yapmıştı ? Neden ? " Her neyse. " dedi ve umursamadığına inandırdı kendini. " Merhaba Dulcie, nasılsın ? " " Gerginim. işim var. "
Konuşanın kim olduğuna bile dikkat etmemişti Dulcie. Bu kadar kaba olmak zorunda da değildi. Sebebi neydi ? 1 yıl önce bu günün Taylor' la ayrıldığı gün oluşumu ? Yoksa içinde aniden fışkıran, ne olduğunu anlamadığı bir aksilik miydi ? " Merhaba Dul- " " Bu gün fazlasıyla gergin ondan uzak dur. " diye fısıldadı Giana Fergie' ye. " Seni duydum.. ee ? " kim olduğunu anlamak için yüzüne baktı ve ekledi " Giana. " " Bu önemli mi ? " " Değil. " " O halde sorun çıkartmana da gerek yok. " " Sorun mu çıkarttım ? " " Hayır. " " Öyleyse ? "" Ama çıkartacaktın. " " Zihinfendar olduğunu sanmıyordum. " " Değilim. " " Görüşürüz. " " Evet, sanırım görüşeceğiz. "
Dulcie arkasını dönmüş yoluna devam ediyordu. Arkadan bir ses duydu. " Dulcie ? " " Ne var, ne ? " diye bir hışımla dönmüştü arkasına. " Aa, özür dilerim Profesör. Ben bu gün- " " Farkındayım. Sen bugün biraz hatta baya gerginsin. " " Söyleyeceğim bu değildi ama gerginde olabilirim. "" Öylesin, Dulcie. Bu yüzden biraz dinlensen iyi olacak. " " Sanırım haklısınız. "" Evet, öyleyim. "
Dulcie kıpkırmızı olarak ordan uzaklaştı. Profesörün onu anlaması hoş bir şeydi. Ama o kimseyi anlamıyordu. Bazı zamanlarda..
Yatakhaneye girdi bir kaç gerzeğin hakkında konuştuğunu düşünsede sadece dinlenmek istiyordu.
Yatmak için erken bir saatti ama bu yatağa girmek için de erken olduğunu göstermezdi. Gri renkli yorganını çekti ve yatağına girdi. Gün değerlendiremesi yapıyordu kendince. Bu gün ne olmuştu ? Ne salaklıklar yapmıştı ? " Aa, pek bir şey değil canım. Son derece tatlı bir çocuğa oldukça kaba davrandım, profesöre ne var diye sert bir ses tonuyla karşılık verdim -belkide bunu dert etmemeliyim, profesör olduğunu bilmiyordum.-
Bir kaç iyi arkadaşımla atıştım. Ne kadar iç açıcı bir gün yaşamışım. "
Tabii bunları içinden kendi kendisine söylüyordu Dulcie. Sesli söylese delirdiği konusunda yemin edenler olabilirdi.
" Bir şeyler düşüneyim de zaman geçsin. " diyordu Dulcie.Her düşündüğü şeyde Alex geliyordu aklına. Madem o kadar düşündürecekti onu, neden o kadar kaba davrandı ona ? Bir sebebi var mıydı ? " Sanırım yoktu. " dedi Dulcie yine kendi kendine.
Başını yastığına gömdü. Uyumak istiyordu artık. Yarın herşeyi telafi etmeliydi. Bu yüzden yarını sabırsızlıkla bekliyordu.
" Eee, merhaba. Ben Alex, Alexander. "" Merhaba Alex, ben de Dulcie Desirée. " " Tanıştığıma memnun oldum Dulcie. Adını sevdim. "" Bende seninkini. Bu arada, ben de çok memnun oldum. "" işin, var..mı ? " " Varsa ne olacak ? " " Varsa, birşey olmayacak. Yoksa, olacak. Tabii istersen. " " Imm, bir kaç bişey vardı ama önemsiz. " " Öyleyse birlikte bir öğlen yemeği fena olmaz sanırım ? "" Ne fenası bu gerçekten harika olur. "
" Dırırı dırırı...dırırıı " " Kahretsin. Ne güzel öğle yemeğine çıkıyorduk. " " Hadi ya, kim ile ? " Soruyu soran Jessica' ydı. gülümsüyordu " Aah, sanırım içimden değilmiş söylediklerim. "
Jessica kıkırdamıştı. bu gün birini kıkırdattığına göre huysuz değildi Dulcie. Buna sevinmişti. Belkide üzerinden huysuzluğunu alan rüyasıydı. Asıl yaşamak istediklerini göstermişti ona. O, aşık olmuştu..