Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu Hogwarts RPG |
| | Şifacı Alımları | |
|
+3Melanie Whisper Giselle de Loussier Geonna Romia Bianca 7 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Geonna Romia Bianca Karanlık Lady
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 861 Yaş : 30 Savaş Tarafın : DarkSide Rp Partneri : ~Wentworth is my world~ En Belirgin Özellik : Asi ve Zeki olması Asa : ~Zarafetin Sessizliği~ Ruh Halin : Kayıt tarihi : 03/07/08
Galleon Galleon: 100000 Patronus: Yılan
| Konu: Şifacı Alımları C.tesi Tem. 11, 2009 8:33 pm | |
| Karakter Ad-Soyad: Mezun Olduğu Okul/Bina: Yaş: RPG Puanı[en az 75 olmalıdır]:
Bu formu eksiksiz doldurmanız yeterlidir.^^ | |
| | | Giselle de Loussier St. Mungo Baş Şifacı
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 3 Asa : ... Ruh Halin : Kayıt tarihi : 12/07/09
Galleon Galleon: 10 Patronus: Seçilmedi
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Paz Tem. 12, 2009 10:20 am | |
| Karakter Ad-Soyad: Giselle de Loussier Mezun Olduğu Okul/Bina: Hogwarts / Ravenclaw Yaş: 21 St Mungo mu Hogwarts şifacılığı mı?: St. Mungo Örnek Rpg: Başka bir sitede yaptığım ders RPlerinden birini koyuyorum. Umarım sorun olmaz. Eğer zorunluysa şifacı RP'si de yapıp koyabilirim. ^^ - Spoiler:
Oldukça yorucu ve zorlu bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi geçirmişlerdi. Hızı, en iyi yarış süpürgelerini bir kenara atın, Quidditch oyununda, kendisini yakalayan takıma tamı tamına 150 puan kazandıran, küçük, altın ve en önemlisi inanılmaz derecede süratli bir top olan Snitch'le kıyaslanabilecek düzeyde olan, küçük, garip bir canlıyla karşı karşıya gelmiş ve muhtemelen mağlup gelmişti. Küçük bir ihtimal dondurma büyüsü - 'Desmevo! - hedefe isabet etmiş ve lanet olasıca Rigoros'u vurarak onu dondurmuştu, sonuçta sınıfı katlederken sarf ettiği her büyünün ardından bir şeylerin kırılma sesi kulağına çalınırken, son seferde hiçbir ses duymamıştı. Bilmiyordu. Bu tedirgin edici dersin ardından, iki kız da - Victoria ve Psyche - yorgunluklarını üzerlerinen atmak ve yorucu geçen bir saatin acısını çıkartmak amacıyla kızlar yatakhanesinde oturmuş dersler, arkadaşlar, eğlence ve daha birçok şey konusunda muhabbet ediyorlardı. Eğlenceli vakit geçirir ve dinlenirken zamanın su gibi akıp gittiğini ikisi de fark edememişti anlaşılan. Psyche hazırlıklarını yapmak için saatin kaç olduğuna baktığında, Tılsım'ın gelip çatmış olduğunu dehşete düşerek gördü. Zaman çok çabuk görünmüştü ve eğer ikisi de acele etmezlerse, geç kalacaklardı. Bir gün içinde ikinci kes derse yetişme telaşıyla karşı karşıya kalıyordu, harika. Bu gün neler oluyordu ona böyle ? Tek bildiği, bir süre daha böyle sorumsuzluk yapmaya devam ederse sınıfta kalacağı ya da okuldan atılacağıydı. İki kız, telaşla çantalarını sırtlarına taktıktan sonra yatakhaneden ok gibi fırlamışlardı. Hızlı adımlarla yürürken Psyche ikide bir saate bakıyor, aynı zamanda da kıyafetindeki kusurları - örneğin kırışmış eteği, gömleğinin süveterinden çıkan kısımları - düzeltiyordu. Çok da uzun sürmeyen bir arayıştan sonra, tılsım dersini bulmuşlar ve içeri girmişlerdi. Tekrar sol kolundaki saate göz gezdirdi. Şükürler olsun. Son dakika golü denen şey bu olsa gerek. Derse tam başlaması gereken dakikada yetişmişlerdi. İki arkadaş sınıfta yerlerini alırlarken, nefes nefese kalmış Psyche, rahat bir soluk aldı ve bir önceki derste yarattığı karmaşa yüzünden garip garip kendisine bakan kişileri görmezden geldi, çıkışta her birinin canına okuyacaktı ancak şu anda kendini tümüyle derse adaması gerekiyordu, ne yapmaları gerektiğini yeni anlatmaya başlayan Profesör Felicis'i dikkatle dinlemeye koyuldu. Anladığına göre, daha önceden öğrendikleri, asadan ışık yakma sihrinin karşı büyüsü olan 'Nox Finite' üzerinde çalışmaları gerekecekti. Bunu başarabileceğine inanıyordu, birinci sınıftan beri muska büyüleri üzerinde gerek kitap karıştırarak, gerek deneyerek yeterince - neredeyse her gün en az yarım saat - fazla çalışmamış mıydı zaten ?
Sol elinde - Psyche bir solaktı - yumruk yaparak tuttuğu asasını, daha da sıkı kavradı. Öyle sıkı ki, avucuna geçirdiği tırnakları yüzünden canı yanmıştı, ancak aldırmadı. Hiç olmadığı kadar hırslanmıştı, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'daki gibi bir fiyasko daha gerçekleşmeyecekti, bu sefer, son gülen kendisi olacaktı. Olmak zorundaydı. Başarısızlığa uğramayacaktı, bütün yaz, okul dışında büyü yapma yasağı yüzünden, kitaplardan öğrendiği büyülü sözcükleri yalnızca telaffuz ederek çalışmakla yetinmişti, bu arada yalnız kaldığı zamanlarda ansiklopediler karıştırmış, kendini bu yıla hazırlamıştı. Bütün çabalarının boşa gitmesine izin vermeyecekti. Belki küçük bir büyüydü, ancak o bunu neredeyse ölüm kalım meselesi haline getirmişti. Hem zaten derslere geç kalmayı her seferinde kılpayıyla kaçırıyordu, bir de bunun üzerine beceriksiz sıfatına layık görülmeye dayanamazdı. Kendini cesaretlendirmeye çalıştı, 'Bunu yapabilirim. Gereken yeteneğe sahibim.' Annesi de sürekli onu, kalkıştığı işlerde başarılı olabilmesi için sürekli bu tür sözlerle teşvik ederdi. İçinde bir şeyler sızladı, her ne kadar nefreti daha baskın çıksa da, içinde bir yerlerde onu özlediğini hissediyordu. Düşüncelerinden sıyrılarak kendine geldi, aklı başka yerlere kaymamalıydı. Bazı kişiler denemeye başlamıştı bile, acele etse iyi olacaktı. Ancak ondan önce diğerlerinin ne sonuçlar aldığını izlemeye koyuldu. Ortalık, büyüyü yapan bazı kişilerin seslerinin çınlamalarıyla doluydu. Oluşan bazı manzaraları muzaffer yüzlü öğrenciler ve ışığını söndürebildikleri asaları süslüyordu, bazıları küçük sevinç gösterileriyle yetinmiş, bazıları ise bunu oldukça göze görülür bir biçimde yapmışlardı. Oluşan bazı manzaralarsa kimilerine göre dehşet verici, kimilerine göre - bu kimileri de belki de yalnızca Psyche oluyordu - katıla katıla gülünecek derecede komik gelebilirdi. Bir çocuk büyüyü söyledikten birkaç saniye - büyük bir ihtimalle yanlış telaffuz ettiğinden - sonra, hafife alınamayacak büyüklükte bir patlama sesi duyulmuş ve sınıftaki her bir öğrenci başlarını ona çevirdiklerinde, çocuğun saçlarının diken diken olduğunu ve yüzünün de sanki kömür havuzunun içine düşmüşçesine koyu renk bir lekeyle kaplandığını görmüşlerdi. Başka bir öğrenci, yanlışlıkla başka birinin asasını tavana yapıştırmıştı. Ve etraf, bu tip kazalar yapanlarla doluydu. Tam bir fiyasko. Resimlerini çekip, okulun duvarlarına yayınlatmak ne eğlenceli olurdu ama. Tam da olay çıkartmayı sevenlerin yapacağı türden bir iş. Kalsın.
Haylazlardan biri olsa, Psyche böyle bir şey yapmayı düşünebilirdi. Ancak o bütün öğretmenlerinin gözünde, tamı tamına bir 'Uslu Kız'dı. Derse katılımcı. Çalışkan. Dakik. Disiplinli. Her ne kadar özel yaşamında çok daha farklı biri olsa da, profesörlerin gözünde bu tabloyu çizmekte çok başarılıydı. Bir profesörden hoşlanmaz ve onun yaptığı herşey gözüne batarsa, yine de dıştan belli etmez ve içinden söver, buna karşılık yüzüne gülüp bol bol yağ çekerdi. Evet, yağ çekmek. Belki biraz hilekarlara yaraşır türden bir davranış gibi görünüyordu ama o olmasa da bu işi yapacak birileri vardı muhakkak, neden o eksik kalsındı ki ?
Hadi yapalım şu - lanet olasıca - işi.
Mırıldandıktan sonra, gözlerini yavaşça, hala sıkı sıkı tutmakta olduğu asasına çevirdi. Bütün gününü gerzekçe etrafına bakarak geçirecek hali yoktu ya ?! Bir an evvel büyülü sözleri söylemesi gerekiyordu. Bunu yapabilirdi. Yapabilir miydi ? İç sesini susturmaya çalıştı, kendine güveniyorsa neden olmasın ki. Peki kendine güveniyor muydu ? İşte bu meçhuldü. İç dünyasında kendi kendine kavga etmekte olduğunu fark etti, deliriyor muydu ne ? Kendine gelerek neredeyse duyulamayacak kadar kısık bir sesle fısıldadı, Lumos. Asasının ucunda belirgin bir ışık belirmişti. Senelerdir kullandığı bir büyü olduğundan, bu büyüyü yapmak da söylemek kadar kolaydı. Bunun, Nox Finite için de geçerli olmasını umuyordu Psy. Kıyıda köşede birikmiş ne kadar soğukkanlılığı varsa hepsini topladı.
Nox finite.
Bunu söylerken, sesinin ne kadar sakin çıktığına hayret etti. Sanki az önce öylesine ikilemde kalan ve tedirginlik yaşayan kendisi değildi de bir başkasıydı. Yüksek sesle telaffuz ederken, aslında bir bakıma melodik bile sayılabilirdi sözcükler. Ansızın elinde bir titreşim duyumsadı ve kendini garip hissetti, büyüyü yapmayı başarıp başaramadığını bilmiyordu, aslında büyülü sözcüklerin ne olduğunu bile unutmuştu. Tek istediği buradan bir an önce çıkabilmekti. Büyünün başarılı olup olmadığına bakmadan, asasını cebine yerleştirdi ve kitabını, tüy kalemini, defterini de çantasına tıkıştırdı. Bu günkü derslerin bitmiş olmasına az biraz üzülmüştü, yarınki ders programları felaketti ne de olsa.
Çantasını sırtlandıktan sonra profesöre hafifçe selam verdi - nezaketen - ve kendini sınıftan dışarı attı. Bir an önce yatakhanesine gidip yatağına yumulmak ve rüyalarına dalmak istiyordu, bol bol sessizliğin ve okunacak zevkli kitapların bulunduğu, yorucu derslerin ve sınavların yapılmasının yasak olduğu rüyalarına.
| |
| | | Geonna Romia Bianca Karanlık Lady
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 861 Yaş : 30 Savaş Tarafın : DarkSide Rp Partneri : ~Wentworth is my world~ En Belirgin Özellik : Asi ve Zeki olması Asa : ~Zarafetin Sessizliği~ Ruh Halin : Kayıt tarihi : 03/07/08
Galleon Galleon: 100000 Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Paz Tem. 12, 2009 1:01 pm | |
| Hayır canım bu rp yeterli kabul edildi. | |
| | | Melanie Whisper Hogwarts Baş Şifacısı
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 614 Savaş Tarafın : Purple Side? xD Dark Side.. Rp Partneri : ~Julian Whisper~ En Belirgin Özellik : Bayan Mantık Asa : Güllerin Şifası
Çam ağacından yapılma.
Özünde Bitki Karışımı vardır.
22 cm.
Oldukça Esnektir.
Savunma Büyülerinde Başarılıdır.
En iyi büyüsü:
Perception Ruh Halin : Kayıt tarihi : 16/07/09
Galleon Galleon: 310 Patronus: Panter
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Perş. Tem. 16, 2009 5:56 pm | |
| Karakter Ad-Soyad:Melanie Brown Mezun Olduğu Okul/Bina:Slytherin Yaş:20 St Mungo mu Hogwarts şifacılığı mı?:Hogwarts(mümkünse baş şifacısı olmak istiyorum) Örnek Rpg: - Spoiler:
Gabriella soğuk bir kış gecesi sıcak kahvesini yudumlarken dışarıyı izliyordu. Karın yağışına bakıyordu. O sırada ne kadar yalnız olduğunu fark etti. Aşkı düşünüyordu. Ailesi ona gerçek aşk diye bir şey yoktur demişlerdi. Anne ve babasının evliliği mantık evliliğiymiş. Ama Gabriella gerçek aşkı hissetmek istiyordu. Bu yaşına kadar hiç sevgilisi olmamıştı. Nasıl bir şey bu aşk merak ediyordu. Sonra kafasını dağıtmak için hastalarının belgelerini incelemeye başladı. Odasının sessizliği içine işlemişti ve bunalmaya başlamıştı. Yerinden kalkıp ağır adımlarla cam kenarına yürüdü. Dışarısı beyaz bir örtüye bürünmüştü ve hala daha yağıyordu. Dışarısının soğuğu cama işlemişti adeta bu yüzden Gabriella üzerindeki beyaz şalına daha fazla sarıldı. Bütün bu düşünceler ve belgeler onu çok yormuş tek istediği biraz kafa dağıtmaktı fakat bu mümkün değildi. Baş şifacılık rütbesini çok çalışarak kazanmıştı fakat her şeyi boşlamıştı, hayatı, kendini boşlamıştı. Kendini şu aheste aheste yağan karlar gibi boşluğa bırakmak istiyordu. Tam o sırada hastane kanadından sesler gelmeye başladı. Birisi onu çağırıyordu. -Bayan Dominic, Bayan Gabriella Dominic lütfen yardıma gelin acil bir hasta var Gabriella hızla odasından çıkıp hastanın götürüldüğü odaya ilerledi. Odaya geldiğinde içerisi çok kalabalıktı , ve yatakta de yaralı bir genç vardı, bu kadar kişinin hastane kanadında kalabalık ve sese neden olması Gabriella' nın biraz sinirlenmesine neden oldu. -Lütfen olay anında yanında olan kişi hariç herkes dışarı Dediği anda büyük meraklı kalabalık söylenerek odadan çıktılar. Geriye sadece genç bir kız kalmıştı. Gabriella ön uygulamayı yaparken kıza
-Nasıl oldu anlat bana Dedi yüzündeki buz gibi ifadeyi bozmadan kız önce biraz çekinip sonra konuya girdi.
-Biz onunla daha sakin bir yer olduğu için yasak ormana gittik. Biz konuşuyorduk, tam o sırada bir yaratık gördük o beni korumak için yaratığın önüne atladı ve Deyip ağlamaya başladı. Gabriella kız olanları anlatırken çocuğun yara yerlerine şifa büyüsü ile gerekenleri yapıyordu. Onların yasak ormana gittiklerine çok sinirlenmişti ama şimdi bunun sırası Değildi. Zaten kız pişman olmuş ağlıyordu.
-Sakin ol canım o iyileşecek, şimdi sen binana git dinlen yarın onu görmeye gelirsin, ayrıca yasak orman konusunu da sonra görüşeceğiz.
Dedi fakat kızın gitmeye niyeti yok gibi gözüküyordu. Gabriella yine aşkı düşündü, tabi ki bunu ona yaptıran aşktı ve ne kadar ısrar etse de o gitmeyecekti. Bu yüzden ısrar etmeyi bırakıp ona yan tarafta ki koltuğu gösterdi. Ve -Benim işim burada bitti. Burada su var uyanınca su isteyecektir ona verirsin, sen de uyu. Dedi ve onları yalnız bıraktı. Odasına gelip öğrencinin belgesini çıkarıp hastalığını yazdı. Sonra yine bir anons duyuldu. Bayan Dominic, Bayan Gabriella Dominic danışmadan çağırılıyorsunuz. Gabriella masasının altında ki çekmecelerin en üstte olanını açıp bu belgeleri koydu ve danışmaya doğru ilerlemeye başladı. Danışmada ki o sevimli kadın Gabriella’ yı görünce ona doğru gelip.
Sizin hastanızı taburcu etmişler şu genç aşıklar vardı ya. Onu haber vermek istedim. Dedi. Gabriella sinirlendiğini hissediyordu. Bunu ona sormadan nasıl yaparlardı. Çocuk kendinde bile değildi. İç kanama geçirme olasılığı da epey yüksekti.
Tamam diyebildi sadece ve hırsla odasına doğru ilerlemeye başladı. Ve birden bir şeye çarptı. Yere yapıştı. Başını yere çarptı. Oflayarak yerden kalkmaya çalıştı ama başı döndüğü için kalkamadı. Ona çarpanın ne olduğuna baktı. Ve O'nu gördü. Onu tanımıştı. Küçükken Lauren’e aşıktı bu çocuk. Adını hatırlayamadı. Tam ona kızmaya hazırlanmışken. Ne kadar da yakışıklı olduğunu gördü. Çok sevimliydi de.
Gabriella?dedi. Gabriella gülümseyip Merhaba. Seni bir yerden hatırlıyorum dedi. O da gülümseyip. Evet Hogwarts tan.dedi. Gabriella ona bakıp gülümsedi ve Odama geçelim mi? diye sordu. O da tamam anlamında başını salladı. Ve Gabriella ‘nın odasına doğru ilerlemeye başladılar. Sanırım Gabriella gerçek aşkını buluştu....
| |
| | | Geonna Romia Bianca Karanlık Lady
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 861 Yaş : 30 Savaş Tarafın : DarkSide Rp Partneri : ~Wentworth is my world~ En Belirgin Özellik : Asi ve Zeki olması Asa : ~Zarafetin Sessizliği~ Ruh Halin : Kayıt tarihi : 03/07/08
Galleon Galleon: 100000 Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Perş. Tem. 16, 2009 7:01 pm | |
| | |
| | | Nathalié Stéphen La'Row Hogwarts Şifacısı
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 1 Asa : yok Ruh Halin : Kayıt tarihi : 22/07/09
Galleon Galleon: 10 Patronus: Seçilmedi
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Çarş. Tem. 22, 2009 7:05 pm | |
| Karakter Ad-Soyad : Nathalié Stéphen La'Row Mezun Olduğu Okul/Bina : Revanclaw Yaş : 20 St Mungo mu Hogwarts şifacılığı mı? : Hogwarts Örnek Rpg:
- Spoiler:
Janny sonunda okuldaki tüm işlerini bitirmişti.Artık hazırlanmaya başlaması gerekiyordu.Çünkü çok sevdiği sevgilisiyle buluşmaya gidecekti.Okuldaki son işinide halledip,hemen hazırlanmaya gitti.Sonunda hazırdı,okuldan çıkıp buluşacakları yer olan Çay Dükkanı'na doğru yol almaya başladı.Giderken sürekli öğrencileri önlerini kesip ona sorular soruyordu. Janny'nin öğrencilerle arası çok iyiydi.En çok yakın olduğu kişilerden olan öğrencileriyle sürekli sohbet eder ve onların derslerine yardımcı olurdu.Sonunda Hogwarts'dan çıkmıştı.Çay Dükkanı'na vardı,içeri girdi.Çok fazla kalabalık değildi,bunu beklemiyordu.Etrafa bakmaya başladı.İleride iki ahşap duvarın arkasında kalan çok güzel ve hoş bir masada oturuyordu.Janny'i bekliyor olmalıydı. Bu onların sevgili olarak ilk buluşması olacaktı.Bu nedenle Janny çok heyecanlı görünüyordu.Tam yanına giderken birden elinde boya lekesi olduğunu gördü.İşlerini bitirdikten sonra boş vaktinde müzik dinleyerek,resim yapmıştı.Onun boyası olduğunu farketti.Janny; "Kahretsin,olamaz." diyerek hemen yanında duran masadan bir mendil alıp masadaki mugglelar ona tuhaf bir şekilde bakıyordu.Onlara gülümsemeye çalışarak "Afedersiniz,üzgünüm elimdeki boyayı silmek için aldım,izninizle." diyerek elindeki boyayı geçirmeye çalıştı. "Ah olamaz lanet olası neden geçmiyor bu."derken Dan'in oradan baktığını gördü.Ona hafif bir gülümseme ile durumu belli etmemeye çalıştı. Boya geçmişti ama eli kızarmış görünüyordu. "İşte bu harika,ilk randevumda bunun olması mükemmel" diyerek söyleniyordu.Hemen Dan'in yanına gitti ve ona "İyi günler Sayın Bakanım.Gününüz nasıl geçiyor bakalım,Bakanlıkdaki işleriniz nasıl gidiyor?" diyerek ortamı neşelendirmek istiyordu. "Bazı duyumlar alıyorum galiba Sayın Bakanımız çok fazla meşhur olmuş galiba."
diyerek gülmeye başladı.Fazla uzatmadan "Oturmama izin var mı Sayın Bakanım." diyerek devam etti.Bunun belki Dan'in hoşuna gidebileceğini düşündü.Aslında öyle olmasını umuyordu.Janny gülümseyerek Daniel'ın çektiği masaya oturdu.Kendinden emin bir şekilde olan Daniel'a "Daha dün seninle en yakın arkadaştık şimdi ise sevgiliyiz."diyerek gülmeye devam etti.Nathé o gün çok yorgundu,arada esneyip duruyordu.Günlerdir,işlerine gömüldüğünden uyumaya fazla fırsatı olmamıştı. Belli etmemek için sürekli Daniel'dan gözlerini kaçırıyordu.Ama esnemesinden herşey ortaya çıkıyordu.Arada gözleri yavaş yavaş kapanıyor ve Nathé zorla açık tutuyordu gözlerini.Dan'in mükemmel mavi gözlerine dalıp gitti biran.Sonra sirkelenerek gözlerini büyütüp kendine gelmeye çalıştı. Bunu farkettirmemek için "Seni seviyorum birtanem." diyerek elini tuttu ve hafif bir gülümseme ile ona bakmaya devam etti.Bugün farklı bir bakış açısı varkı Daniel'a onunla artık farklı bir bağdaydılar. Şuanda tek umudu uyuya kalmamaktı.İlk buluşmaları bu kadar kötü olabilirmiydi ki.Buna hala inanamıyordu.Biran tam yavaş yavaş gözleri kapanırken,eli masada duran su bardağına değmiş ve su bardağıda yere düşmüştü.Janny; "Olamaz...şey ben hemen toplayayım." diyerek yere eğildi ve yerdeki kırılan camları hızlı hızlı toplamaya başladı.Toplarken içinden "Ne kadar sakarım." diye söyleniyordu.Birden bir acı hissetti,yerdeki camlardan biri eline batmıştı.Hemen masanın üzerinden bir peçete alıp parmağını sardı. "Hayır. Sakar değilsin birtanem, gördüğüm en dikkatli insansın ama şuan fazla uykulusun..." dedi Daniel.Asasını masanın altına çıkarttı ve "Reparo... Wingardium Leviosa..." diyerek asasını iki kez salladı ve bardak kendi kendini onarıp Daniel'ın hizasında -Janny'den uzak- bir yere yerleşti. "Şimdi sıra elinde... Tergeo!" diyerek asasını üçüncü kez salladı ve Nathe'nin parmağındaki kan bir anda yok oldu. İlginç bir şekilde iki çifte bakan muggleları farkedince Daniel, Janny'nin parmağını kibarca tuttu ve elinden yeniden sızmaya başlayan kanı -mugglelar gibi- emmeye başladı.Bir ara dudağını parmağından çekip "Bunu bir muggle gencinde görmüştüm yaranı kapatır ve dikkatleri çekmeyiz." dedi ve Janny'ye göz kırptı. "En iyisi senin yanında durayım." dedi Daniel ve sandalyesini Janny'ninkinin yanına çekti "Seni seviyorum sakarım..." dedi Daniel.Janny hafif bir gülümseme ile ona baygın bir şekilde bakıyordu. Daniel, dinlenmesi için Janny'nin başını kendi omzuna yasladı ve alnından öperek saçlarını okşamaya başladı ve bir süre sonra annesinin Daniel'a okuduğu ninniyi o Janny'e okumaya başladı.Janny uyumak üzereyken kendine geldi.Dan'in omuzundan kafasını kaldırarak; "Özür dilerim.Ben çok üzgünüm ilk buluşmamızın böyle kötü olmasını istemezdim.Hepsi benim suçum."
diyerek suratı asıldı.Asla böyle bir şeyin olacağı aklının ucundan bile geçmememişti.Bir yandan biraz endişesi ortaya çıkmaya başlamıştı.Dan ile gelecek postasına yakalanmayı düşündü.Ne kadar kötü olabilirdi.Tüm öğrencileri onu ilk defa böyle bir konuyla gelecek postasında görecekti. Bunu hiç istemezdi,elbet birgün kendileri çıkıp anlatacaklardı.Ama henüz daha yeni sevgili olmuşlardı.Onların bunu anlatması,gelecek postasında kaçamaklı haber çıkmasından daha iyi olurdu.Bunu çok düşünmeliydi.Şimdi tek isteği gelecek postasında olmamalarıydı. "Yanılıyorsun canım bence gayet normal ve doğal gidiyor; eğer kendini kassaydın ve böyle olmasaydın senin doğal davranmadığını düşünür ve üzülürdüm." dedi gülerek Daniel. "Ah... Merlin'in koca donları aşkına! Aşkım sana söylemeyi unuttuğum iki konu var... Birincisi belki kızacaksın ama Gelecek Postası'na sen ve benim beraber olduğumuza dair bir yazı yolladım ve bizim görülmemizle ilgili hiçbir haber yapmamalarını istedim tabiki onlarda beni kırmadılar ikimiz nişanlanana yada evlenene kadar bu bir sır olarak kalacakmış.İkincisi ise-" Daniel birden durdu sonra devam ederek "Biliyorum... Biz daha sevgili olalı bir iki gün oldu ama ben baktıkça beni hatırlamanı istediğim bir ziynet eşyan olsun istedim... İşte burda..." dedi ve cebinden uzunlamasına eski ahşap bir kutu çıkardı; kutunun kenarları gerçek inci taneleriyle süslenmişti ve ortasındaki Fransız Kraliyet Arması yakut işlemelerle süslü idi. Daniel yavaşça narin ahşap kutunun kapağını açarak içindeki kolye ve hemen altındaki yüzüğü Janny'ye doğru uzattı. Kolye'nin üzerindeki inciler güneş ışığıyla parlıyor, kolyenin ipini oluşturan safirler ise ahenkle dans ediyordu. " Bu yüzük ve kolye Lucius Calpurnius Piso Caesoninus'un kızı ve Gaius Gaius Julius Caesar'ın karısı Calpurnia Pisonis'e aitti... Caesar'ın ölümünden sonra eşi bu takıları ve diğer bazı eşyaları yeni liderlerden Marcus Antonius'a verdi ve ondan da birkaç nesil sonra yeni aracılarla bizim ailemize ulaştı ve "Kutsal Emanetler" adını verdiğimiz koleksiyonumuzun içinde bulunuyordu ve sen birtanem bu kolye ve yüzük bundan sonra senin emanetindedir eğer kabul edersen..." dedi Daniel ve boştaki eliyle Janny'nin elini kibarca öptü. "Bak bu hoşuma gitti,gelecek postasında beraber yakanmayı hiç istemiyordum zaten teşekkür ederim canım."diyerek gülümsedi. "Bunu bana layık görmekte eminmisin?Çünkü ben bunu taşıyabilecek biri olabileceğime pek güvenmiyorum.Gerçektende bu benim için çok fazla.Benim sadece tek istediğim seninle bir ömür boyunca sevgili olmak.Bunlar bana çok fazla ağır gelir.Biliyorum bana seni hatırlatacak birşey vermek istiyorsun ama...ben bu kadar önemli bir yükü taşıyacak kadar güçlü biri değilim."
diyerek onun gözlerinin içine baktı.Bunu kabul edemezdi,eğer etseydi bu yükü kaldıramazdı.Janny'nin artık gitme vakti geliyordu.Hogwarts'a dönüp kalan işlerini diğer müdirelerden birine söyleyerek dinlenmek istiyordu.Her işe Janny koştuğu için birazda onların yorulmasını istiyordu.Bu yoğunluktan sonra kendine 2 gün izin vermeyi düşünüyordu.Herşeyden uzak sessiz sakin bir yere gidip orada rahatça dinlenmek istiyordu. Janny biraz daha geç kalmamak için Daniel'a"Benim gitmem gerekiyor.İşlerimi diğer müdirelerin üstüne yığıp dinlenmek istiyorum.Sende o arada biraz daha düşün istersen.Seninle sonra görüşürüz,öğrencilerim şimdi beni arıyordur."diyerek onu öperek ceketini alıp sandalyesinden kalktı ve çay dükkanından çıkarak Hogsmeade'den ayrıldı.Hogwarts'a doğru yol aldı.
Başka sitede yaptığım rpg dir...
| |
| | | Rolande Addié 5. Sınıf
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 1462 Yaş : 29 Savaş Tarafın : Chiarore Suo Guardia Rp Partneri : Forever Sébastien! He is my love angel. En Belirgin Özellik : Sabırlı kişilik ve oldukça sakar o.O Asa : 21 Inch,Hipogrif Tüyü, At Kılı Ruh Halin : Kayıt tarihi : 26/06/09
Galleon Galleon: 1000 Patronus: Seçilmedi
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Çarş. Tem. 22, 2009 7:08 pm | |
| Alındınız hayırlı olsun x) | |
| | | Victoria Esme Newton Hogwarts Şifacısı
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 46 Yaş : 35 Savaş Tarafın : İyi Rp Partneri : Resmen aranıyor nağn :suspect: En Belirgin Özellik : Merhamet Asa : Şafaktaki Karanlık Ruh Halin : Kayıt tarihi : 29/07/09
Galleon Galleon: 10 Patronus: Kuzu
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Çarş. Tem. 29, 2009 11:29 pm | |
| Karakter Ad-Soyad: Victoria Esme Newton Mezun Olduğu Okul/Bina: Hogwwarts / Gryffindor Yaş: 21 St Mungo mu Hogwarts şifacılığı mı?: Hogwarts Örnek Rpg: (Burdaki bir arkadaşın sitesinde aynı meslek için yaptığım Rp dir.)
Bugün Myra'nın işinin ilk günüydü. Şifacı... Hogwarts'a başladığı günden beri elde etmek istediği, hayal ettiği meslekti bu. Amacına ulaştığı için mutluydu galiba. Ama bir yandan da heyecan vardı. İçinde dalga dalga yükselen, başka her duyguyu bastıran heyecan. Neden bu kadar büyüttüğünü bilmiyordu. Aslında biliyordu da, düşünmek istemiyordu. Ama her zaman olduğu gibi anılar onu bir dakika yalnız bırakmayacaktı. Sadece iki yıl önce, şifacılık lisansını aldığından hemen sonra olmuştu her şey. En iyi arkadaşı bir düelloda ağır bir biçimde yaralanmıştı, ve Myra... Yaptığı hiçbir şey, onun kollarının arasında ölmesine engel olamamıştı. Myra iç geçirdi ve gözlerinde biriken yaşları silmeye çalıştı beceriksizce.
Onun yanında duran Emily rahatlatmak istercesine, 'Myra yapma lütfen, ilk iş günümüz bu, hiç değilse benim hatrıma biraz gülümsemeye çalış,' dedi. Nathan öldüğünde Emily de yanındaydı, ona yardımcı olmaya çalışmıştı, ama hiçbir şey, hiçbir şey işe yaramamıştı. Son gözyaşlarına da gözlerini kapatarak engel olmaya çalışan Myra, 'Tamam Emily, ben iyiyim, kusura bakma.' dedi çatlamış bir ses tonuyla. Gerçekten de, bir süreliğine bile olsa bunları beyninden çıkarmalıydı. Emily'e bakarak hafifçe gülümsedi. O da kızın omzunu sıktı ve 'İşte benim arkadaşım,' dedi gururla. 'Hadi gel son düzenlemeleri yapalım.'
Son olarak yatakların örtülerini düzelttiler ve komodinlerde duran vazoların içine özenle çiçek yerleştirdiler. Buranın gerçek bir hastane odası gibi kasvetli ve sıradan değil de, özene bezene hazırlanmış bir oda olmasını istiyorlardı. Perdeler canlı renklerdeydi, yatakların yanına ziyaretçilerin oturması için konulan koltuklar da perdelerle uyum içindeydi. Myra hastane kanadının bu yeni görüntüsünden dolayı kendisiyle ve arkadaşıyla gurur duyuyordu. Etrafı toparlamayı yeni bitirmişlerdi ki kapılar açıldı ve küçük bir kız, kolunu tutarak içeri girdi.
'Özür dilerim, ben süpürgemle uçarken bir kaza geçirdim ve... kolum çok acıyor,' dedi yüzünü buruşturarak. Myra iç geçirdi, küçük öğrenciler hiçbir zaman kuralları dikkate almaz, başlarına böyle işler gelirdi. Emily, 'Onu sana bırakıyorum,' diye mırıldandıktan sonra birlikte paylaştıkları odaya doğru kayboldu. Myra gülümseyerek kızın yanına gitti ve 'Merhaba canım. Gel şöyle otur da koluna bakayım bir. Adın nedir ve kaça gidiyorsun?' dedi. 'Adım Jessica. Birinci sınıf öğrencisiyim.' diye cevap verdi kız, Myra'nın tahminini doğrulayarak. Kızı bir yatağa oturttu ve o da yanına oturdu. Canını daha da fazla acıtmamaya çok özen göstererek kolunu muayene etmeye başladı. Anlaşılan kırılmamıştı, çünkü kız yüzünü biraz buruşturmaktan fazla bir tepki vermemişti o kolunu incelerken.
'Pekala. Sana iyi haberlerim var Jessica.' dedi Myra muayenesini bitirdikten sonra. 'Kolunda ciddi bir şey yok. Çatlatmışsın sadece.' Asasını çıkardı ve asanın bir hareketiyle ucundan bandajlar çıkararak Jessica'nın kolunu, dirseğine kadar sarmaya başladı. 'Tabii ki koluna fazla yüklenmemen gerekiyor, yoksa daha kötü sonuçları olabilir. Ayrıca,' dedi kaşlarını hafifçe çatarak, 'daha yaşın küçük, bu yüzden bir dahaki sefere lütfen süpürgenle serüven arayacaksan en azından bir arkadaşınla birlikte ol. Tabii en iyisi bu fırsatları sadece uçuş derslerinde değerlendirmek.' Vay canına, istediğinde gayet sert bir ses tonuyla konuşabiliyordu. Belki de biraz daha rahatlaması çok daha iyi olacaktı. Ama küçük kız azar yemekten pek rahatsız olmuş görünmüyordu. 'Her neyse. Teşekkür ederim.' Onun bu küstah tavrı biraz canını sıksa da bir şey demedi Myra. Aynı şey tekrar başına geldiği zaman görüşeceklerdi nasıl olsa. Kalktı ve odalarına doğru yürüdü. | |
| | | Rolande Addié 5. Sınıf
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 1462 Yaş : 29 Savaş Tarafın : Chiarore Suo Guardia Rp Partneri : Forever Sébastien! He is my love angel. En Belirgin Özellik : Sabırlı kişilik ve oldukça sakar o.O Asa : 21 Inch,Hipogrif Tüyü, At Kılı Ruh Halin : Kayıt tarihi : 26/06/09
Galleon Galleon: 1000 Patronus: Seçilmedi
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Çarş. Tem. 29, 2009 11:34 pm | |
| Onaylandı. Rütbeniz veriliyor. | |
| | | Regina Lake Ölü
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 57 Yaş : 35 Savaş Tarafın : Chiarore Suo Guardia Rp Partneri : arıyorum xD En Belirgin Özellik : zeki Asa : Eğlencenin Pırıltısı Ruh Halin : Kayıt tarihi : 20/08/09
Galleon Galleon: 310 Patronus: Seçilmedi
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Perş. Ağus. 20, 2009 11:14 pm | |
| Karakter Ad-Soyad:Regina Lake Mezun Olduğu Okul/Bina: Ravenclaw Yaş:20 RPG Puanı[en az 75 olmalıdır]:75 | |
| | | Rolande Addié 5. Sınıf
RPG Puanı : Mesaj Sayısı : 1462 Yaş : 29 Savaş Tarafın : Chiarore Suo Guardia Rp Partneri : Forever Sébastien! He is my love angel. En Belirgin Özellik : Sabırlı kişilik ve oldukça sakar o.O Asa : 21 Inch,Hipogrif Tüyü, At Kılı Ruh Halin : Kayıt tarihi : 26/06/09
Galleon Galleon: 1000 Patronus: Seçilmedi
| Konu: Geri: Şifacı Alımları Perş. Ağus. 20, 2009 11:18 pm | |
| | |
| | | | Şifacı Alımları | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|