Hayatıyla ilgili aldığı en iyi karar olmuştu Hogwarts'ta öğrenim görmek. Aslında hayatıyla ilgili aldığı ilk karardı bu. Önceleri hayat, sanki onun değil, annesinindi. Tüm kararlar ona aitti. Belkide bu yüzdendi aldığı ilk kararın en iyisi olması.
Hogwarts, Dulcie' nin hayallerindeki okuldu. Daha önceleri bu okulla ilgili bir çok şey okumuş, bir çok şey duymuştu. Etkilenmişti Hogwarts' tan. Emindi, orada okumak istediğinden, hiçbir şeyden olmadığı kadar emindi. Annesinin bu konuyada karışıp hayır onayı vereceğinden korkuyordu ancak annesi bu kez onu şaşırtmıştı. İlk defa kızının büyüdüğünü hissediyordu. Belkide yaşlılık annesine yaramıştı.
Ve.. Şimdi Hogwarts' a gidiş için valizini hazırlıyordu. Götürmek istemediği bir çok gereksiz eşyası olduğu gibi götürmesi gereken önemli eşyalarıda vardı. Önce en önemlileri koyacaktı. Çünkü sona bırakırsa unutabilirdi. Bu yüzden ilk olarak, siyah, arkasında Dulcie Black yazılı, bol kapşonlu sweetini koydu. Onu çok seviyordu. Babası almıştı onu. Yıllar önce onu terk edip giden ve bir daha hiç aramayan babası.. Ne olursa olsun bir türlü kızamadığı babası..
Gözleri doldu Dulcie' nin. Babasını düşünmek onu ağlatıyordu. Oysa ne güzel, ait olduğunu düşündüğü okula gitmeye hazırlanıyordu. Tüm hüzünlerinden veda edecekti bugün.
Daha fazla düşünmemesi gerektiğini fark etti. Treni kaçırmamalıydı. Valizine götüreceği son eşyasını da koyduktan sonra her şey hazırdı.
Annesi içeri girmişti. " Ahh, onu özleyeceğim. " diye düşündü. Ama annesini üzebileceği için bunu yüksek sesle söylemek istemiyordu.
" Hazırlandın mı tatlım ? "
" Evet, her şeyimi hazırladım. Hogwarts' a gitmek için sabırsızlanıyorum. "
" Çok güzel olacak tatlım, her şey istediğin gibi olacak. Derslerine düzenli çalış. Biliyorsun ki başarının... "
" .. sırrı çok çalışmaktır. " diyerek güldü Dulcie. Annesinin sözünü kesip çocukluğundaki yaramaz Dulcie olmuştu. Sarıldı annesine. Anne kucağı sıcacıktı..
" Seni seviyorum tatlım. Ziyarete geleceğim. "
" Bende seni annecim. Bende seni ziyarete geleceğim. "
Annesiyle yaptığı vedalaşmadan sonra evden dışarı adımını atmıştı. Kapıda onu bekleyen taksi kapısını açtı. Valizlerini bagaja yerleştirdikten sonra taksinin ön koltuğuna oturdu.
Trene bindiğinde, çevresinde onun gibi heycan, hüzün ve sevinç karışımı duygular yaşadığını belli eden bir sürü insan gördü. Bazılarında önceki seferlerin verdiği tecrübe vardı, böyle olanların ilk yılı olmadığını anlamak zor gelmiyordu. " Trende belki kendime arkadaş bulabilirim " diye düşünmüştü. Ancak yeniler onun gibi çekingenken eskilerle iletişim kurmakta bir hayli zordu.
Böylece artık Hogwarts' ın kapısının önünde duruyordu. Tek bir adımıyla Hogwarts' ın içinde olacaktı. Tek bir adımı ile..