Sonunda eve dönüyordu işte. Onun için bit türlü bitmeyen okul bu gün bitiyordu. Yeniden başlayacaktı ama bunu umursamıyordu. Thalia arkadaşlarıyla beraber tren istasyonuna yürümüştü. Tren istasyonuna yaklaştıkça Hogwarts Ekspresi' nden çıkan duman gözükmeye başlamıştı. Islak olan yerlere basarak trenin önüne geldi. Bekçinin bağırdığını duydu, birinci sınıflara açıklama yapıyordu. Thalia başını yeniden trene doğru çevirdi. Gitmek isteyip istemediğine karar veremiyordu. Zaten kararı bir şeyi değiştirmezdi. Evi özlemiş miydi? Evet. Hogwarts' da kalmak istiyor muydu? Evet. Yüzündeki mutsuz ifadeyi zorla sildi ve trene adımını attı. Trenin dışı simsiyahtı ve büyülüydü. Başka trenler onu farketmiyordu ve Mugglelar treni görmüyordu.
Kırmızıyla kaplanmış dar koridorda ilerliyordu. Koridor tek kişilik olduğu için öğrenciler sıkışıyordu. Ellerinde hayvanları vardı. Thalia ise baykuşu Ed' i büyüyle eve yollatmıştı. Nomi ise kucağında mırıldıyor yere inmek istiyordu. Thalia ikinci kompartımana ulaşmıştı. Hava oldukça sıcaktı. Thalia buna artık aldırmıyordu çünkü orası hep sıcak olurdu. Burayı daha çok Gryffindor ile Hufflepuff öğrencileri tercih ederdi. Birinci kompartımana Ravenclaw öğrencileri, son kompartımana ise Slytherin öğrencileri otururdu. Her yerin boş olduğunu gördü. Bir yere oturdu ve başını cama yasladı. Tren hareket ettiğinde çoktan uykuya dalmıştı.