Oliver'a Yardım

St Mungo o gün çok yoğundu. Henüz sabahtı ama bir sürü kişi vardı. Kulaklarından alevler çıkan bir adam yanlışlıkla Regina' nın yanına gelmişti. Regina sevecenlikle Dördüncü kata gitmeniz gerekiyor. dedi. Onu şömineye doğru götürdü. Adam tozu eline aldı ve yeşil alevlerle dördüncü kattaki şömineye gitti. Regina' nın odası küçüktü ama çok eşya vardı. Hediyeler, çiçekler, ilaçlar... Regina masasına oturdu, o sırada kapısı yüksek bir sesle açıldı. Şifacı bir bayanın yanında kötü derecede yaralanmış Oliver vardı. Regina küçük bir çığlık attı. Oliver. dedi ve yanına gidip şifacıyla birlikte onu sedyeye oturttu. Şifacı ise bu sırada açıklama yapıyordu. Isırılmış. Seni sordu. dedi. Regina başını sallayarak Tamam, ben onunla ilgilenirim. dedi. Oliver' ın gözleri yarı kapalıydı.

Regina onu zar zor hareket ettirerek sedyeye yatırdı. Onu yatırırken açık olan saçları Oliver' ın yüzünü kapamıştı. Regina Özür dilerim. dedi ve Oliver' ın boynuna bakmaya koyuldu. Bir süre inceledi ve Bu diğerleri gibi değil. Bir vampir tarafından ısırılmışsın. dedi. Dönüp bir bez aldı ve Oliver' ın boynundaki kanı silmeye başladı. İyi ki seni vampir yapmak istememiş. Sadece kan içmiş. Sanırım burayı dikmem gerekecek. dedi. Yarada olabilecek mikropları büyüyle temizledi. Oliver başını yana yatırdı ve Regina iki büyük yarayı dikmeye başladı. Kendine iyi bakmalısın. Her ay kendini St Mungo' da buluyorsun. Hogwarts' dan buraya kadar nasıl geldin? dedi azarlayıcı bir şekilde.

Oliver Dikmek mi? Şaka mı yapıyorsun? Büyüyle halledemez misin? diye sordu. Regina ona cevap vermeden dikmeye başladı. Oliver ise arada bir bağırıyor yerinde hareket edip duruyordu. Regina Oliver' ı omzundan tutarak sabitlemeye çalışıyor bir yandan da yarayı dikmek için çabalıyordu. Hareket etmeden duramaz mısın? diye sordu. Regina işini bitirdiğinde Oliver Bitti mi? diye sordu. Sesi yorgun ve huysuz çıkıyordu. Regina başını salladı. Kendine iyi bakmalısın. Her ay kendini St Mungo' da buluyorsun. Hogwarts' dan buraya kadar nasıl geldin? diye sordu.

Oliver hızlıca açıklamaya girişti Hah, hastane kanadına gidemeyeceğime göre, bir şekilde kendimi buraya attım. Hem unuttun sanırım Melanie orda işe başladı dedi. Ayrıca kendimi burada senin yumuşak ellerine bırakmak varken neden ablamın o kan kokan ellerine emanet edeyimki? diye sordu ve Regina' nın elini öptü. Regina başını yana yatırarak gülümsedi. Eline büyük bir bant aldı ve Oliver' ın yanına gitti. Oliver O vampirle gece karşı karşıya gelecektik ki....Ah! diye bağırdı. Regina' nın işi bitmişti ve konuşmaya başladı Mia nasıl? Onunla konuşuyor musunuz? diye sordu. Cevabın 'hayır' olmasını istiyordu. Oliver' ın sevgilisi olması hiçbir zaman Regina' nın duygularını bastırmaya yetmemişti. Kendini ondan uzak tutmaya çalışsa da becerememişti. Kendini ondan uzak tutmaya çalışsa da işe yaramıyordu çünkü Oliver her ay geliyordu.

Oliver Ah, ben sana söylemeyi unuttum. dedi utangaç bir tavırla. Biz onunla geçenlerde bir olay sayesinde konuştuk, anlaştık. Beni kabullendi, ki gerçi eskidende bu aynıydı ama. Bende daha fazla ısrar etmedim. Ama bu aralar dersler yoğun bilirsin, dönem ortası. Bütün öğrenciler kendilerini toplamaya çalışıyor. O yüzden pek sık görüşemiyoruz, senle ne kadar konuşuyorsam onlada o kadar. Bazen yemeklerde falan dedi. Regina' nın suratı birden asıldı. Öylesine doğru zamanda sormuşum. dedi ve arkasını döndü. Ellerini yıkamayı bitirdikten sonra Oliver' a döndü. Gülümsüyordu ve Ee, sende yok mu bir kıpırdanma? Bu dört duvar arasında.. Yok mu şöyle yakışıklı? diye sordu. Regina duygusuz bir sesle Yok. dedi. Arada bir oluyordu ama Regina onlardan ayrılmıştı.

O sırada bir şifacı kapıdan başını uzattı. Bir hasta daha geldi. dedi. Regina tüm gün boyunca koruduğu sakinliğini sonunda bozmuştu. Kadına doğru yürüdü ve Sabahtan beri herkesi bana mı gönderiyorsun? Başka şifacı da var. İşim bitmedi. diye bağırdı. Kadın sessizce gitti. Regina onun arkasından kapıyı çarptı. Koridorun gürültüsü odada duyulmaz olmuştu. Sandalyeye oturdu ve Beni deli ediyorlar. diye söylendi. Sinirli olmasının onlar yüzünden olmadığı biliyordu. Biraz sakinleştikten sonra içten bir gülümsemeyle Sizin için çok sevindim. dedi.

Şifacı gittikten sonra Regina masasına dönüp oturdu. Sinirli bir şekilde Beni deli ediyorlar. dedi. Oliver Bu kadar takma kafana, sende haklısın. Bütün gün benim gibilerle uğraşmak zordur dedi. Regina konuyu değiştirmek için gülümseyerek Sizin için çok sevindim dedi. Elbette konuşmak istediği konu bu değildi. Sevinip sevinmediğinden de emin değildi. Sağol. Şey eğer senin gerçekten işin varsa ben gideyim; meşgul etmeyeyim dedi. Regina' nın işi vardı tabi ki ama bundan sonraki hastalara zarar vermekten korkuyordu. Üzgündü, sadece yüzüne ve hareketlerine yansıtmıyordu o kadar. İçinden evine gitmek ve film izlemek istiyordu ama akşam olana kadar evine gidemezdi. Bunca hastayı bırakıp gidemezdi. Zarar verebilecek olsa bile görevini yapmalıydı.

Yavaş bir şekilde Gitmene gerek yok hala biraz boş zamanım var. Pekala anlat bakalım, hangi olay? Ve... Her yerinde kan var. dedi. Asasını ona doğrulttu ve Aklapakla dedi. Oliver' ın üzerindeki kan yavaş yavaş dıştan içe doğru küçülmeye başlamıştı. Gömleği kırmızıdan eski rengine dönmüştü. Oliver olayı anlatırken Regina pencereye baktı. Dışarıda St Mungo' ya gelen büyücüler görünüyordu. Mugglelar ise St Mungo' ya bakmadan geçip gidiyorlardı. Onlar St Mungo' yu değil, Purge & Dowse Ltd. isimli külüstür görünüşlü, kırmızı tuğladan, büyük, eski moda olan mağazayı görüyorlardı. Oliver ise konuşmayı bitirmişti. Regina Bu harika. dedi. Bir şeyler içmek ister misin? diye sordu.

Oliver konuşmaya başlamıştı. "Olay oldukça karışık. Biliyorsun Hogwarts'a gelmeden önce bir gezintiye çıkmıştım ve ardından Hogwarts'a çağrıldım. Bende seve seve kabul ettim. Ardından bu sene tekrar geldiğimde Hogwarts'ta bir profesör olan bir bayandan hoşlandım. Onunla Üç Süpürge'deki bir karşılaşmamızda Mia ile de karşılaştık. Benim haberim yoktu; o da Hogwarts'a profesör olarak gelmiş" dedi ve sonra yüzü asılmıştı. "Ardından Mia arada sıra olan baygınlıklarından birini yaşadı. Bende onu Hastane Kanadı'na götürdüm. Orda sohbet muhabbet; barıştık.." diye devam etti. Demek Mia yeniden bayılmıştı. Regina ise neşeyle "Bu harika." dedi. Elbette 'harika' değildi.

"Bir şeyler içer misin?" diye sordu. "Elbette. Sen bilirsin neyi sevdiğimi" dedi ve Regina ona ateş viskisi verdi. Kendine de almıştı. İkisi de yavaş yavaş yudumluyordu. Ortamda sessizlik vardı, sadece yoldan geçen arabaların sesi duyuluyordu. Regina düşüncelere dalmıştı. Gününün iğrenç geçtiğini düşünüyordu. Yere doğru bakıyordu, dalmıştı. Oliver konuşunca irkildi ama yere bakmaya devam etti. " Bugün sen de bir durgunluk var.. Ne oldu kötü bir şey mi var?" diye sorunca Regina başını birden ona doğru çevirdi. "Ha, hayır. Sadece biraz yorgunum. Bu aralar çok yoğunum ve... Boşver." dedi. Şimdi Oliver' ın ısrar edeceğini biliyordu. Keşke bir şey söylemeseydim diye düşündü.

Yeniden bir sessizlik oluştu. Oliver arada bir Regina' ya bakıyordu. En sonunda konuşmaya başladı. "Yorgun olduğunu anladım. Bana anlatmak istediğin bir şeyler varsa her zaman açığım." dedi, Regina hiçbir tepki göstermedi. "Bilirsin, yarım kalan cümlelerden pek hoşlanmam.." dedi, kaşlarını çatıp Regina' ya baktıktan sonra odada gezinmeye başladı. Oliver ona doğru yaklaştı ve "Yorgunsun ve.... Devamı ne Regina?" diye sordu. Devamı? Regina da bilmiyordu, ya da kendine bile söyleyemiyordu. Oliver' ın yüzünde sevimli bir ifade vardı. Bu ifadeyi Regina' dan bir şey isteyeceği zaman takınırdı. Regina bekledi, Oliver' a söyleyip söylememesi gerektiğini düşündü. Aklında bunları tarttı. Söylemezse bir şey olmazdı, söylerse ortalık fena halde karışırdı. Söylememesi daha iyi olurdu.

Oliver' ın sahte öksürüğü ile kendi geldi. Kaşlarını çatıp ayağa kalktı ve Oliver' ın önüne geçti. "Sana söyleyeceğimi düşünüyorsun değil mi? Ama hayır Oliver bunu söyleyemem. Bu bir sır. dedi. Evet, bu bir sırdı. Regina bu sırrı kendine saklıyordu. Bu işe bir son vermesi gerektiğini düşündü ve her zaman bozduğu yemini tekrardan etti. Derin bir nefes aldı ve "Gitsen iyi olur." dedi. Oliver bir süre yerinden kıpırdamadı. Regina iksir dolabını açtı ve her zaman Oliver' a verdiği iksiri eline aldı. Odanın kapısını doğru gitti ve kapıyı açtı. Oliver' ın eline iksiri verdi. "Bir sonraki ay görüşürüz." dedi.