Renesmee'nin Odası

Konu: Renesmee'nin Odası C.tesi Tem. 25, 2009 8:49 pm

Ness, odasında fazla eşya bulundurmayı sevmediği için mi yoksa oda çok büyük olduğu için mi bilinmez ama Ness'in odası çok boş gözükür. Eşya takıntısı fazla yoktur Ness'in. Fazla pembe sevmediği için, odasında pembe görme olasılığınız %0.1'dir..

Renesmee'nin Odası Trendy-genc-odasi-2-1

Renesmee'nin Odası Trendy-genc-odasi-2-1

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Paz Ağus. 02, 2009 2:23 am

Kardeşinin odasına doğru yürürken Axél'ın yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Renesmee büyük ihtimalle onun söylediklerinden hoşlanmayacaktı, hatta tekrar tartışmaları çok yüksek bir ihtimaldi, ama yine de konuşmaları gerekiyordu. Genç kız son zamanlarda okulda biraz fazla dikkatsiz ve dağınık görünüyordu abisinin gözüne, kendi dersi boyunca, arkadaşı Athentin'in akrabası olduğunu bildiği Frogonry adlı çocukla bakışıp durmuşlardı, ve ödevini göndermemişti. Axél hesap sormaktan çok, kardeşinin hayatında olup bitenleri merak ettiği için gidiyordu aslında şimdi onun yanına. Belki de onun üstünde bazen gereksiz yere fazla bir baskı kuruyordu ve bu yüzden araları genelde limoniydi. Zararın neresinden dönülürse kar olacağını düşünen genç adam, bu konuda kendi payına düşeni yapmaya hazırdı. Zaten belki en fazla çabayı sarf etmesi gereken de o olacaktı.

Kardeşinin odasının kapısı önüne gelince durdu ve derin bir iç çekti, üstünü başını düzeltmeye çalıştı. Kotunun ve tişörtünün kırışıklarıyla uğraştığını fark edince kendi kendine gülmeden edemedi. Sanki iş görüşmesine ya da bunun gibi ciddi bir meseleyi halletmeye gidiyormuş gibi hissetmişti bir an. Çabaları pek bir sonuç vermeyince bıraktı, tuttuğu nefesini salıverdi ve elini kaldırarak Krystal'ın kapısını tıklattı. 'Krystal, içerde misin? Gelebilir miyim?' diye sordu nazik bir ses tonuyla. Kardeşinin kendisini ona karşı hazırlaması gerekebilirdi belki de. Bunu düşünce tekrar, hafifçe gülümsemeden edemedi.

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Paz Ağus. 02, 2009 11:48 am

Ness, odasında boş boş oturuyordu. Beyaz tavanı izlerken sıkılmaya başladı. Çok kısık ama bir o kadar da güzel bir sesle ' Nobody's Home ' şarkısını söylemeye başladı. Şarkıyı mırıldanırken, ayağa kalktı ve sade dolabındaki kitaplara baktı. Hiç birini okumamıştı. Ness'e göre o kitaplar sadece bir süstü. Bu sırada biri kapıyı tıklattı. Axél, nazik bir ses tonuyla:
" Krystal, içerde misin? Gelebilir miyim? "
dedi. Ness, yatağına uzanıp şarkı mırıldanmayı kesti. Siyah saçlarını geriye atarak derin bir nefes aldı. Axél'a:
" İçerdeyim Axél, gelebilirsin. "
dedi, Axél'ın duyabileceği bir ses tonuyla. Kapının açılmasını beklerken boğazı yandı ve masasının üstündeki buz gibi duyu tek dikişte içti. Axél, kapıyı yavaş yavaş açıyordu. Ness, konuyu tahmin ediyordu. Sihir Tarihi ödevini göndermeyi unutmuştu. Derste genelde Frogonry'e bakmıştı. Başına tekrar bela almıştı. Ne zaman almıyordu ki? Axél, yavaşça kapıyı açarken, Ness, içeri celladının girdiği hissine kapılarak beklemeye koyuldu..

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Ptsi Ağus. 03, 2009 1:51 am

Kardeşinin 'İçerdeyim Axél, gelebilirsin.' diye cevap verdiğini duyduğunda Axél hala söylemek istediklerini toparlamaya çalışıyordu. Krystal'la her konuşmak istediğinde içinde oluşan o tanıdık his tekrar yerleşmeye başlamıştı - ne diyecekti kardeşine? Hayır, ne diyeceğini biliyordu aslında da, ona nasıl söylemesi gerekiyordu? Koruyucu ve biraz sert bir ağabey modunda mı, yoksa tatlı ve anlayışlı bir ağabey modunda mı? Kendine sinirlenerek kaşlarını çattı: hayatında bir sürü zorlukla karşılaşmıştı; henüz küçükken ailenin yeni lideri konumuna gelmişti, üstündeki baskıya ve güvensizliğe rağmen bütün bunları atlatıp okulunu başarıyla bitirmişti, çok kısa bir süre sonra sevdiği dersin profesörlüğünü yapabilme imkanı eline geçmişti, yaşanan bazı olaylara rağmen sonunda sevebileceği birini bulmuştu - ama hala asi kız kardeşiyle ne şekilde konuşabileceğini bilmiyordu. Bu saçmalıktı. Sinirinin getirdiği bir patavatsızlıkla kapıyı ittirerek açtı ve Krystal'ın odasına girdi.

Kız kardeşinin odasının canlı renkleri bir anlığına gözlerini aldığı için ilk başta onu fark edemedi. Sonra yatağının üstünde oturduğunu gördü, ona biraz merakla, biraz suçlu suçlu bakıyordu. 'Neden burada olduğumu biliyor,' diye düşündü Axél. Gerçi bunu tahmin etmek için kahin olmak da gerekmiyordu. Söylemek istediklerini onu fazla sıkıştırmadan anlatmanın bir yolunu bulmaya çalışan genç adam, bu anı elinden geldiğince geciktirmeye çalıştı. 'Nasıl gidiyor, canım? Ders dışında pek göremedik birbirimizi. Okulda her şey yolunda gidiyor mu?' O çocuk kimdi? Hangi binada ki? Onunla ilgilendiğin için mi ödevini gönderemedin? Diğer derslerini de boşluyor musun? Dilinin ucuna kadar gelen bu soruların bir zamanı vardı, bu yüzden o anda dilini tutan Axél, bunları uzaklaştırmak istiyormuş gibi başını iki yana salladı, sonra tekrar Krystal'a bakarak gülümsedi ve merakla bir cevap beklemeye başladı. Belki onun bütün bunları sormasına gerek kalmazdı, kendisi anlatırdı. Ama kardeşiyle aralarındaki sır bariyerinin ne kadar yüksek olduğu hakkında bir fikri yoktu.

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Ptsi Ağus. 03, 2009 12:35 pm

Axél, hafif sinirli bir haldeyken kapıyı açtı. Ness'in odasındaki renkler Axél'ın gözünü almıştı. Axél, gözlerini hafifçe kırpıştırdıktan sonra sakin ve sevimli bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Aslında Ness'e göre konuşmaya gerek yoktu. Konu belliydi. Ödev, gönderilmemiş, derste sürekli bir çocuğa bakılıp ders dinlenmemiş. Sonuç belliydi: Axél'la tartışmak - aslında bazen konuşmak da olabiliyor - Ness, Axél'ın yarı meraklı yarı kızgın gözlerini bakarken, " Nasıl gidiyor, canım? Ders dışında pek göremedik birbirimizi. Okulda her şey yolunda gidiyor mu? " diye lafı Frogonry'e getirmeye çalışıyoru Axél, belliydi. Dersler falan falan. Sonra konu Frogonry'e gelip, Ness'le bir abi gibi konuşacak belki de Ness'le tartışacaktı. Uzatmaya gerek yok diye düşünüyordu Ness. Bu yüzden: " Lafı dolandırmaya gerek yok Axél. Biliyorum kızgınsın. Ödevimi yapmadım. Derste seni dinlemek. F-f-f.. Bir çocuk yüzünden. Üzgünüm. " dedi Ness masumca. Söylediklerinde tek bir yalan harf bile yoktu. Herşey doğruydu. Sadece Frogonry diyememişti. Axél kekelemesinden dolayı - Ness'e göre - Krystal'a bakıyordu. " Frognry Bagterlayer.. Ravenclaw 3. sınıf öğrencisi. Bir abi bu durumda ne yapar bilmiyorum ve umuramıyorum. Ondan hoşlanıyorum. Eğlence amaçlı çıktığım kişilerden değil. " dedi Ness. Başında yeterince bela yok muydu sanki? Şimdide eğlence amaçlı çıktığı kişilerden bahsetmişti. Axél, Ness'e patlayacak gibi bakarken Ness, umursamaz bir tavırla odasına göz gezdirdi..

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Salı Ağus. 04, 2009 1:45 am

Kardeşinin de baş kaldırır gibi bir havaya büründüğünü gören Axél kendi kendine gülümsemeden edemedi: iki kardeşin ender rastlanan ortak yönlerinden biriydi bu. İkisi de baskıya gelemez, bir noktadan sonra isyan ederdi. Krystal ona göre biraz daha sabırsızdı belki. 'Lafı dolandırmaya gerek yok Axél. Biliyorum kızgınsın. Ödevimi yapmadım. Derste seni dinlemek. F-f-f.. Bir çocuk yüzünden. Üzgünüm.' Özellikle bir yerde takıldığını hemen fark eden Axél, sözünü kesmeden onun devam etmesini bekledi. 'Frognry Bagterlayer.. Ravenclaw 3. sınıf öğrencisi. Bir abi bu durumda ne yapar bilmiyorum ve umuramıyorum. Ondan hoşlanıyorum. Eğlence amaçlı çıktığım kişilerden değil.' Şaşırmıştı. Doğruyu söylemek gerekirse, oldukça şaşırmıştı. 'Athentin'in kardeşi mi?' diye sordu, tam olarak emin olmak istercesine. Krystal evet der gibi başını salladı. Axél, onun sonunda bu kadar büyümüş olduğunu görmenin verdiği şaşkınlıkla bir an boşta kalırken, Krystal kayıtsızca odaya göz gezdirdi.

Axél'ın içindeki duyguları olumsuz yönde tetikleyen de kardeşinin bu umarsız tavrı olmuştu. Ona sert davranmak istemiyordu, tamam, ama bazı şeylerin farkına varmalı ve önemli olduklarını ayırt etmeliydi. 'Anlattığın için teşekkür ederim,' diye başladı lafına, ama sesini teşekkür etmekten oldukça uzağa iten soğukluğa engel olamamıştı yine. Sanki kardeşiyle olan her konuşması bu yöne doğru gitmeye programlanmıştı, orta yolu bulamıyorlardı. 'Birinden hoşlanmak ayıp bir şey değil Ness, hele de kardeşi mutluysa hiçbir abi buna yanlış gözle bakmaz.' Bu söylediklerinde samimiydi gerçi, ama çok ufak bir ayrıntı onun elinde olmadan sinirlenmesine yol açmıştı - ve şu anda bunu durduramıyordu. 'Ama sırf birini seviyorum diye hayatına daha çok yön verecek şeyleri göz ardı edemezsin. Bunu duymaktan hoşlanmayacaksın, ama sorumlulukların bir yerden sonra ağır basmaya başlayacak ve o seni bunlardan kurtarmaya yetmeyecek.' Bütün bunları bir çırpıda söylediği için soluk soluğa durdu, kendi sesinin uzaktan gelen bir yankısı beyninin içinde çınlıyordu. O anda, Ness'in, bunu ona söylediğine söyleyeceğine pişöam olduğunu düşünüyordu, ama ne yazık ki hayat sadece aşkın etrafında dönmüyordu, ve kardeşinin bunu öğrenmesi gerekecekti.

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Salı Ağus. 04, 2009 1:22 pm

Axél hala suçlayıcı bir ses tonuyla konuşuyordu. Ness, sakin olmayı dileyerek:
" Bak okul ve a..aşk hayatımı birbirinden ayıracak kadar zeki olduğum kanısındayım. Tamam? Ayrıca o sersem Sihir Tarihi dersinin ödevini göndermememin nedeni Frogonry değil. Sadece unutmuş olmam!! Hiç bir zaman mükemmel ya da berbat bir öğrenci olmadım. Ve daha yılın başındayız. Lütfen bana biraz güven. Sihir Tarihi'ni hayatım boyunca sevmediğimi biliyorsun. Derste de söyledim. Zorunlu olmasaydı almazdım. O sersem Sihir Tarihi yüzünden senle tartışmak istemiyorum!! " dedi. Sert ve aşağılayıcı bir ses tonu kullanmıştı.

Masmavi gözlerinde özür dilemeye dair tek bir işaret bile yoktu. Sakin olmaya çalışsa da başaramıyordu. Axél'ın hayatına burnunu sokmasını is-te-mi-yor-du!! Ancak Axél, bunu çözememişti. Ness'in ödevini göndermemesinin tek nedeninin Frogonry olduğunu düşünüyordu. Anlaşılan kardeşini hiç tanımamıştı. O hiç bir zaman mükemmel olmamıştı. Olmak için de bir çaba göstermiyordu zaten..

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Salı Ağus. 04, 2009 3:01 pm

Krystal'ı dinlerken bir şekilde yüz ifadesini sakin tutabiliyordu. Ama içinde olanlar sakinlikten çok çok ötedeydi, fırtına kopuyordu sanki. Kardeşi şu anda onu can damarından vurmuştu. 'Sana güvenmediğimi söylemeye çalışmıyordum. Sadece daha dikkatli olmanı isteyecektim. Ders konusuna gelince... Eh, müdürle bu konuda konuşup bu 'sersem' dersi bırakmanı sağlayamadığım için üzgünüm,' dedi, sakin olmasına rağmen buz gibi bir ses tonuyla. 'Belki bir dahaki sefere şansın daha yaver gider.' Elleri titriyordu, sinirlendiğinin ve üzüldüğünün beden dili olarak dışarı yansıdığının yeni farkına varıyordu. Krystal'ın sözleri kulağına ulaşmadan önceki, kendini kaybetmeye başlamadan önceki uyuşmuşluk hissinin geri dönmesi için neler vermezdi şu anda. Ne yaptığının farkına varmadan ayağa kalktı, belki şimdi gitmek en iyisi olacaktı. 'Nasıl istiyorsan öyle davran. Bundan sonra tek kelime etmeyeceğim.' Krystal'ın cevap verip vermediğini bile dinlemeyerek odasından çıktı ve kapıyı yavaşça kapattı. Ama kendi odasının kapısını çarpmaktan kendini alıkoyamamıştı.

Konu: Geri: Renesmee'nin Odası Salı Ağus. 04, 2009 6:43 pm

Ness, daha Axél'a cevap veremeden Axél, Ness'in odasından yavaşça çıkmıştı. Ancak girdiği odanın kapısını öyle kapatmıştı ki, Ness yerinden hopladı. Axél'a iyi geçinmeyi öğrenmeliydi. Sonuçta Axél, onun abisiydi. Ness'in gözünden bir damla yaş gelmişti. " Üzgünüm Axél " dedi, Axél'ın arkasından. Neden abisiyle geçinemiyordu? Hiç bir zaman adam gibi konuşamamışlardı. Ness, gri tavana masmavi gözlerini dikerek, abisiyle anlaşması gerektiğini düşündü. Hem abisinin dersine ' sersem ' demişti. Sevmese bile nezaketen saygı göstermesi gerekirdi. Axél'la anlaşması gerekiyordu. Onu mutlu edemeyeceğini bilse de SYB çalışmaya karar verdi. Kitabı eline aldığı an sıkılsa da okumaya başladı.

Testral: Testralleri görebilen insanlar herhangi birinin ölümünü görmüş insanlardır. Hogwarts'ta arabaları çekerler. Çok iyi yön duyguları vardır. Testrallere gidilecek yerin adının söylenmesi yeterlidir, onlar isteyeni istediği yere götürebilir. Boş ve ölü bakan gözleri vardır. Vücutlarında hiç yağ ve kas bulunmaz sadece kemikleri ve derileri vardır. Koyu renkli derileri kemiklerine yapışıktır ve tüm kemikleri sayılabilir. Bu yaratık bir pegasus türüdür. Büyük ölçülerde yarasa kanadına benzeyen kanatları vardır. Büyücüler genellikle bu yaratığı sevmezler. Çünkü ölümü çağrıştırır.

Böcürt: Böcürtün en önemli özelliği karşısındaki kişinin korktuğu kılığa girebilmesidir. Ancak Böcürt'e karşı aklından komik bir şey geçirip ' Riddikulus ' diyen büyücü onu komik bir hale dönüştürebilir.Aslında şekilleri yoktur.

Bizarcık: Diğer bir adı da Erkling olan Bizarcık, Almanya`daki Kara Orman`da çıkmış cinimsi bir yaratıktır. Yercücesi`nden büyüktür. Yani yaklaşık olarak doksan santimetre. Sivri bir yüzü vardır ve özellikle çocuklara çekici gelen tiz bir sesle gıdaklar. Çocukları velilerinden uzağa çekmeye çalışıp yer. Ne var ki, Alman Sihir Bakanlığı`nın sıkı kontrolleri, son birkaç yüz yıldır Bizarcık`ların sorumlu olduğu ölümlerin sayısını büyük ölçüde azaltmıştır. Sihir Bakanlığı sınıflandırmasında, XXXX derecesini alırlar.

Ness, artık bıkmış bir durumdayken, okumayı bıraktı. Beyni şişmişti adeta. Okuduklarını sessiz bir biçimde düşünmeye başladı. Bu sırada Salondan bir ' şangırtı ' geldi ve Ness, korkuyla aşağı indi..