Sahte Sohbet

Konu: Sahte Sohbet Ptsi Tem. 13, 2009 6:42 pm

Kişiler: Bella Cullen, Geonna Romia Bianca
Zaman: Akşam Saat 16:35 suları
Yer:Burgin&Burkers
Kurgu: Geonna' ın Hogwarts'a müdür olarak atanmasının ardından Bella' ı karanlık yola doğru çekmeye çalışması.

Konu: Geri: Sahte Sohbet Ptsi Tem. 13, 2009 6:43 pm

Beklenen gün çoktan gelmişti. Esen rüzgarın şiddetine aldırmadan Knockturn sokaklarında yürümeye devam ediyordu. Bu dönem Hogwarts’ ın yeni müdürü olmuştu. İşte senelerdir beklediği fırsat yüzerek ayağına gelmişti. Artık tüm Hogwarts onun elindeydi ve istediğini yapabilirdi. Yoğun araştırmaları sonucunda Hogwarts’ a Profesör olarak atanan Olivia Cullen’ in kardeşi Bella’ ın bir vampir olduğunu öğrenmişti. Her ne kadar bunu çevreden saklamaya çalışsalar da Geonna’ dan saklamaları imkansızdı. Kafasında kurduğu planları dün gece Karanlık Lord’ a anlatmış, üstelik fikri Lord tarafından beğeniyle karşılanmıştı. İlk hedefi Bella’ ı kendi karanlığına çekmek daha sonra da onu Hogwarts’ a gizli bir şekilde sokup öğrencilerin aklını çeldirmek. Bunu kolay bir şekilde yapacaktı. Artık iyi-kötü tüm öğrenciler onun parmağının altındaydı. Bu komik şeyleri düşünürken bir kahkaha koyuverdi Romia. Ardından çoğu zaman takıldığı mekan olan Burgin&Burkers’ e girip bir masaya geçti. Üstünde siyah diz üstü bir kadife elbise vardı. Saçları ise arkadan topuz yapılmış; kafasını örten kadife bir siyah şapka vardı. Şapkanın üstünde eskitilmiş dantel desenleri bulunuyordu. Ellerine geçirdiği rugan siyah eldivenleri ile , kadınsı görünümünü elde etmişti. Sinsi bakışlar ile etrafını tarıyor oldukça dikkat çekememeye çalışıyordu. Bella’ ın gelmesini beklerken kendine bir kadeh ateş viskisi almıştı. Ağır tavırları ile dikkat çekmeyerek viskisini yudumluyordu. Hogwarts’ ı ele geçirmek tüm tutkusuyken, bunu başarmak onun için inanılmazdı. Tabii ki tek başarmak önemli değil bunu devam ettirmekte en önemli unsurlardan biriydi. Tüm yapacağı konuşmasını dün gece planlamıştı. Tek yaptığı sürekli aklından konuşmasını tekrarlamaktı. Böylelikle daha rahat konuşup, işini kolaylıkla vakit kaybetmeden halledecekti. Sonunda beklenen an gelmişti. Bela ürkek tavırları ile Burgin&Burkers’ e girerken tüm kafalar bir anda ona doğru çevrilmişti. Geonna ilk bakışta onun bu çekingen tavırlarını çözmüştü zaten. Kendini ona göstermek için yavaşça elini kaldırdı ve onu masaya çağırdı. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti hemen. Bela yanına gelir gelmez ayağa kalkıp onunla el sıkıştı ve tekrar yerine oturup etkileyici bir ses tonu ile, “ Hoş geldin Bela otur lütfen. “ diyerek sandalyeyi işaret etti. Narin ellerini ateş viskisine götürüp bir yudum aldıktan sonra ona muntazamca gülümsedi. Yüzünde ki sahte gülümsemesi bir an olsun yerini kaybetmiyordu. Fazla vakit kaybetmeye hiç niyeti yoktu. Ellerini masaya doğru götürerek sıcak bir hareket ile Bella’ ın ellerini tuttu. Tek yapmak istediği onu sinsi tavırları ile ele geçirmekti. Etkileyici bakışlarını kızın gözlerine tam anlamıyla odaklamıştı adeta. Derin bir nefes aldıktan sonra kıza doğru eğilip kısık bir ses tonu ile konuşmaya başladı, “ Nasılsın tatlım? Ah, eminim bugünkü buluşma nedenimizi merak etmişsindir… Zaten lafı fazla uzatmaya niyetim yok. “ diyerek kıkırdamaya başladı. Gülücüklerinden, tavırlarına kadar her şeyi sahteydi…

Konu: Geri: Sahte Sohbet Ptsi Tem. 13, 2009 7:17 pm

Saçmalık..Resmen saçmalık.Okul Müdüresi Geonna Romia Bianca neden beni Burgin&Burkers'e çağırsın ki?Hiç hoşuma gitmiyor bu kadın.hem çoğu şeyi bildiğim gibi onun Karanlık Taraf'ta olduğunu da biliyordum.Zaten karanlık tarafta olmasaydı Knucktorn Yolu'nun soğuk,sessiz ve korkutucu yollarında ne arayabilirdi?Lord'una çok sadık olduğunu biliyordum.Bir de anlamadığım konu bu sinsi ve kurnaz kadını neden Hogwarts'ın müdüresi yaparlardı ki?Öğrencilere işkence etsin diye mi?Allah bilir onların tırnaklarına bambu kıymıkları geçirip işkence etme planları kafasında dönüp duruyordur.Ama böyle bir şey olsaydı zaten büyük ihtimalle onu müdürelikten alırlardı.Bu düşüncelerden sıyrıldıktan sonra kıyafetimi değiştirmeme gerek olmadığını farkettim.Artık evde giyinik oturuyordum.Hem de dışarı çıkar gibi giyinyordum.Saçımdan makyajıma her zaman hazırdım.Üstümde siyah ve mini bir elbise vardı.Çok değişik görünse de gerçekten çok güzel duruyordu üstümde.Modern bir görünüm,soluk bir ton.Ayakkabımda siyah spor ayakkabıydı.Bu cici elbiselerin altında spor ayakkabının ne kadar komik olduğunu düşünürdü genelde insanlar.Ama benim üstümde gerçekten çok zarif ve mükemmel duruyordu.Makyajımı her zaman yaptığım gibi hafif yapıyordum.Hafif pembe bir allık,simsiyah maskara açık pembe tonunda bir ruj.Prenses...Beni hala okuldaki lakabıyla ananlar olduğuna resmen eminim.Elbisenin üstüne göğsümün altına kadar gelen kısa kollu bir hırka türü birşey vardı.O da siyahtı.Ama elbisemdeki gibi soluk bir ton yerine canlı bir tondu bu siyah.Saçım her zamanki gibi açıktı.Ama bugün daha özenle taramıştım.Hafif dokunuşlarla dümdüz olmuştu ipeksi ve siyah saçlarım.Aynaya baktım ve üstümü başımı biraz düzelttikten sonra odamdan dışarı çıktım.Olivia da Scarlett'da evde değildi.Kesin onlar da eğlenmeye gitmişlerdi.Ben de gidecektim ama Geonna'nın yanına gitmek zorundaydım.Yoksa kim bilir neler yapardı Olivia'ya veya biricik halam Nancy'ye.İnsanüstü bir hızla malikanenin kapısına doğru koştum.Her zamanki gibi zariftim ama bu koşarken pek belli olmuyordu.Eğer yavaş gitseydim eminim dans eder gibi görünecektim.Kapıya birkaç saniyede vardı ve kapıyı araladım.İlk olarak şu sersem Knucktorn Yolu'na gidecektim.O sokaklar iğrençti.İnsanlar oraya nasıl giriyordu.Kasvetli ve tuhaf bir havası vardı.Hızlı adımlarla Knuckton Yolu'na ilerledim.

***

Knucktorn Yolu'na geldiğim gibi Burgin&Burkers'a ilerledim.İçeri girince nefes almamaya özen gösterdim.İçeride birçok insan vardı ve onlara saldırmam pek hoş olmazdı,hem de orada Geonna varda.O sinsi kız mutlaka oradan kaçar.Hatta olanların fotoğraflarını çeker,bir de beni tehdit ederdi.Onun arkadaşları da muhtemelen kendisi gibidir.Sinsi,kurnaz ve istediğini yaptıracak görünüşte.En son özellik zaten ben de herkeste olduğundan daha fazla vardı.Bu düşüncelerimi Geonna'nın bana sallanan eli ve yumuşak -sesinin yalan olduğu belliydi- sesi böldü.Bana sesleniyordu:"Hoş geldin Bella otur lütfen."şeklinde.Sahteci.Masaya doğru ilerlerken tüm gözler beni inceliyor,bazı adamlar ise göz kırpıyordu.O an bana göz kırpanlara bir yumruk atmak için neler vermezdim.Masaya geldiğimde oturdum.Geonna'nın sahte olduğu belli olan gülümsemesi suratından eksilmiyordu.Bu kadın bir oyuncu olmalıydı.Masaya oturduğumda sıcak elleriyle ellerimi tuttu.İrkildim.Çok sıcaktı elleri.Özellikle de bana göre.O ise benim buz gibi ellerim normalmiş gibi davranıyordu.Gözleri benimkilere odaklanmıştı.Ateş viskisini yudumlarken hala gülümsüyor gibi gözüküyordu.O sahte gülümsemesi.Sonra bana doğru eğilip kısık bir ses tonuyla konuşmaya başladı:"Nasılsın tatlım? Ah, eminim bugünkü buluşma nedenimizi merak etmişsindir.Zaten lafı fazla uzatmaya niyetim yok." dedi ve kıkırdamaya başladı.Sahte olmadığını belli etmek için öyle çaba sarfediyordu ki.Ama bu bir vampirin gözünden kaçmazdı.Yumuşak ve tatlı bir ses tonuyla:"Merhaba Geonna.İyiyim.Sen nasılsın diyecektim ama madem lafı uzatmayacaksın,buyur seni dinliyorum.Neden beni çağırdın buraya." dedi."Neden beni çağırdın buraya derken sesimdeki alaya ve iğenmişliğe engel olamadım.Bir vampirden bile en fazla bu kadar beklenirdi.Tek kaşımı havaya kaldırıp Geonna'nın ne diyeceğini bekledim.

Konu: Geri: Sahte Sohbet Salı Tem. 14, 2009 5:04 pm

Bella’ ın bu cesur tavırlarına hayran kalan Geonna istifini hiç bozmadan konuşmasına devam etti. “ Bana yardım etmeni istiyorum, ah biliyorsun ki bu dönem Hogwarts’ a müdür olarak atandım; oldukça zor bir iş… Bir sürü ıvır zıvır çocuk kaynayacak. “ Sahte gülümsemelerinin ardında yatan şeytanı oldukça içinde gizliyordu. Konuşmasını noktaladıktan sonra narin ellerini bir kez daha ateş viskisine götürüp bir yudum daha aldı. Sebepsiz yere kahkaha attıktan sonra , ona göz kırpıp konuşmasına muntazam bir ses tonu ile devam etti. “ Bak tatlım, kozlarımı açık oynayacağım… Uzun zamandır senin hakkında araştırma yapıyorum; vampir olduğunu öğrendim. Sanırım bunu öğrenmelerini istemezsin. “ İşte şimdi sahte gülümsemelerinin ardında yatan şeytanı dışarı çıkartabilmişti. Sinsi bakışlarını Bella’ a doğru odaklayarak ona hınzırca sırıttıktan sonra gülümsedi. Aslında o kadar kötü biri değildi Geonna. En azından öğrencilik yıllarında iyi biriydi. Kalbinde pek fazla kötülük barındırmazdı. Ne olduysa annesinin öldürülmesi ile olmuştu. İyiler tarafından katledilen annesinin ölümü üzerine hırçınlaşmıştı. Adeta gözü dönmüştü… Zaten üç yaşındayken babasını kaybetmişti. Birde üzerine annesi hele ki iyilik melekleri tarafından kurban gidince, Geonna artık karanlık yollara düşmüştü. Kendini bir anda karanlığın ortasında bulduğunda, ne kadar pişmanlık duysa da buna devam etti. Yılmadan yıllarca sürdürdü . Artık yavaş yavaş hedefine ulaşıyordu. Sonunda herkesin özellikle sihir bakanının gözünü boyayıp Hogwarts’ da müdür olunca dünyalar onun olmuştu. Bu konuyu daha da kurcalaması gerektiğini düşünerek bugüne imza atmıştı Romia. Son günlerde Hogwarts’ a gidip gelen Olivia ‘ ı gözlemlemişti doğrusu. Onun içindeki sıkıntıyı gözlerinden sezen Geonna; bu olayında peşine düşüp her şeyi çözmüştü. Artık koz ondaydı. Bella’ ın donmuş suratını zevkle izlerken kendinden geçmişti sanki. “ Fazla düşünmeni gerektirecek bir şey olduğunu sanmıyorum lakin; tek yapacağınız şey bana yardım etmek… Tabii istemiyorum diyorsanız orası ayrı, sonuçlarına da katlanacaksınız. “ Cümlesinin sonuna doğru ses tonu daha bir belirgin daha bir ciddi bir hal almıştı. Sinsi bakışları ile onu korkutmaya çalışıyordu. Tek isteği onu da kendi karanlığına çekmekti. Zaten bir kez çekerse gerisi muntazamca gelirdi. Yaptığı sinsi hareketleri ile, ortamda dikkat çekmemeye çalışıyordu. Buradaki herkes kötü olsa bile , bu konunun duyulması istemezdi. Basının haberi olursa zaten bütün gözler onun üzerine çevrileceği için; bu da işini yapmasını zorlaştırırdı. Ateş viskisinin son yudumlarını da aldıktan sonra derin bir nefes aldı ve şeytani bir gülümseme yerleşirdi bebeksi suratına. Adeta yüzünün tüm hatları meydana çıkmış gibiydi. Bu konunun peşini bırakmayacağı şu sözlerinden belli olmuştu. “ Evet, seni dinliyorum tatlım. “ Israrcı bakışları ile onu süzmeye devam ederken, tek istediği olumlu bir cevaptı.

Konu: Geri: Sahte Sohbet Salı Tem. 14, 2009 5:27 pm

RP OUT:Artık 3. tekil şahıs tarafından anlatacağım..

Bella,şok olmuş bi halde Geonna'ya bakarken susadığını hissetti. Şu kadını öldürmek için kendi hayatını bile verebilirdi ama etrafta bu kadar tanık varken olmazdı. Bunu biliyordu. Geonna,sinsice Bella'ya bakıyordu. Bella ses tonundan hiçbirşey kaybetmemişti. Yine sakindi." Ne istediğine göre sana yardım edebilirim. Ancak şunu bil ki.. Eğer ailemden birine zarar verirsen seni öldürmekten beter ederim." Son cümlesini söylerken sesindeki suçlamayı ve soğukluğu daha yeni doğmuş bir bebek bile anlayabilirdi. Buz gibi bakışlarını Geonna'nın üstüne dikmişti.Kaşlarını hafif çatmıştı. Bunu anlabilmek için çok dikkatli olmak gerekirdi. Bu sefer ses tonunda alay, küçümseme, sertlik, soğukluk ve iğrenmişlik vardı. " Sonra seni uyarmadı deme. Hogwarts'taki profesörlerden ya da öğrencilerden birine herhangibi birşey yaparsan, bunu canınla ödersin. İstersen herkese ne olduğu söylersin ama emin ol sevdiğim kişilerden birine küçük birşey bile olursa.. saeni öldürmekten beter ederim. " Bella,öyle kendinden emin konuşuyordu ki, Geonna bile korkabilirdi. Bu sefeer biraz daha sakindi ses tonu. İlk olarak saçlarını geriye attı, sonra da gözlerini tekrar Geonna'ya dikti. " Axél'a, Krystal'a, Lessie'ye, Thalia' ya, Nancy'e ve hele de Athentin veya Olivia'ya kötü birşey yapacak olursan.. " Cümlesini bitirmeye gerek duymamıştı. Geonna'nın bunu anlayacağına emindi. Tüm karanlıktaki insanlar bile Geonna'yı korumaya kalkışsa, onu öldürebileceğinden adım gibi emindi. Sevdiklerinin kılına zarar gelirse, o kişiye hayatı dar ederdi. Özellikle de iki insan. Olivia ve Athentin.. Onlara birşey olursa kendisini sonsuza kadar affetmezdi. Sessizlik içinde, kaşlarını çatarak Geonna'nın ne diyeceğini bekledi.

Konu: Geri: Sahte Sohbet Salı Tem. 14, 2009 5:46 pm

Bella’ ın bu kadar kendinden emin oluşu Geonna’ ın komiğine gitmişti. Kızın bu saçma sözleri üzerine sesli bir kahkaha patlattıktan sonra bakışlarını sertleştirerek ona odakladı. “ Bana bak seni küçük vampir bozuntusu; eğer benimle oynamak istiyorsan buyur açığım. Bu demek oluyor ki yüce Karanlık Lord ile bir savaş imzaladın. Madem kendine bu kadar çok güveniyorsan çık karşımıza. “ Son kelimelerini söylerken gözlerinde ki kahverengi ton gittikçe kırmızılaşmaya başlamıştı. Neydi bu şimdi? Vampirliğine mi güveniyordu ? Sanki koskoca ölüm yiyen ordusu ile başa çıkacakmış gibi konuşması Geonna’ ı çok güldürmüştü doğrusu. Ona bir lanet savursa , herhalde yerin bin kat dibine sokabilirdi ama yapmayacaktı. Sonuna kadar savaşacaktı. Kızın sinirlenmiş tavırlarına aldırmadan konuşmasına sessiz bir ses tonu ile devam etti, “ Ayrıca orada kimseye zarar vereceğim falan yok güzelim, ben aptal mıyım? Elime bir hazine geçmişken onu böyle harcayarak kullanacağımı nasıl düşünebilirsin ki? “ İşte yine kahkaha koyuvermişti. O anda üzerilerine çevrilen kötü bakışlara aldırmadan kıs kıs gülmeye devam ediyordu. Daha sonra susması gerektiğini anlayıp, daha fazla dikkat çekmemek için ciddileşti ve ses tonunu düzeltti. Sağ elini ağzına götürerek öksürdü ve zorla gülümsemeye çalıştı. Herhalde Bella onu tamamen yanlış anlamıştı. Gerçi buna şaşmıyordu, onun gibi sersem beyinli birinden de ancak böyle bir şey beklerdi. “ Hadi ama amacım seni korkutmak değil sevimli vampir, buradakiler senin bir vampir olduğunu öğrense kim bilir şimdi ne durumda olursun değil mi kan emici? Ah yoksa Bela mı demeliyim… ? “ Bu seferde Geonna’ ın tek kaşı kalkmış, gözleri onu sürekli süzmekteydi. Bella’ ı daha fazla zorlamak istemiyordu çünkü onu kaybetmek gerçekten istemezdi. Elinde böyle büyük bir mal varken onu kuş gibi uçurtmak isteyeceği en soy şeydi. Eldiven geçirilmiş ellerini birbirine kenetleyerek ona bakmayı sürdürdü. Kızın konuşmadan gerildiği her halinden belli oluyordu. Konuşma böyle hiçbir yere varamazdı. Artık Geonna’ ın kozlarını ortaya koyma vakti çoktan gelmişti . Sağ elini masaya doğru vurarak onun dikkatini çekmeye çalıştı. İstediğini elde ettikten sonra kararlı bir ses tonu ile konuştu. “ Kendine çok güvenme, sen bir vampirsen unutma ki bende bir ölüm yiyenim; bu demek oluyor ki sen bu durumda hiçbir işe yaramıyorsun üzgünüm. Ayrıca teklifimi sana daha sunmadım bile. “ Nefes nefese kalmıştı. Yutkunduktan sonra konuşmasına aynı ses tonu ile devam etti, “ Hogwarts yıllarca iyilik adına çalıştı. Artık kötülüğün gelme vakti Bela, sen bir vampirsin; kötülük senin doğanda var. “ Şeytani bakışları onun üzerinde sürekli gezinmekteydi. Onu ne yapıp edip ikna etmesi gerekiyordu. Bu yüzden konuşmasına devam etti, “ Hogwarts’ a zarar vermeyeceğim ama orada ki iyilere de pabuç bırakmak olmaz değil mi? “ Tek isteği buydu işte. Hayalinde ki Hogwarts! İçinde kötülerin gezindiği. Her yeri adeta karanlık zindanlar ile kaplı… Yüce Lord’ un bulunduğu bir Hogwarts…

Konu: Geri: Sahte Sohbet Salı Tem. 14, 2009 6:03 pm

İşte,Bella'nın beklediği cevap buydu. Tek kaşını kaldırıp sinsice gülümsedi. Gülümsemesi soğuktu. " Biliyor musun? Umrumda değil. Beni öldürme planlarının aklında dolaştığını biliyorum ve umursamıyorum. İstersen beni öldür. Peki, madem beni o kadar iyi tanıyorsun, nasıl öldüreceğini de biliyorsundur tatlım. Vampirlere affedilmez lanetler işlemiyor ne yazık ki. Yani, şimdi senin zekan devreye giriyor. Bana "Avada Kedavra" diyerek, beni öldürebileceğini sanmıyorsundur umarım. Çünkü:Zeki biri gibi gözüküyorsun. Tekrar söylüyorum. Umrumda değil. Beni öldürürsen üzüleceğim tek şey Olivia, Athentin ve Axél'ın savunmasız kalacak oluşu olacaktır. Çünkü: İkisi aydınlık tarafta birisi ise tarafsız. Ve aydınlık tarafta olanlar benim hayatımda en değer verdiğim iki insan. Bu arada Karanlık Tarafta olmamamın tek nedeni nedir biliyor musun? İğrenç anne ve babam. Onlar Olivia'ya da, bana da karanlık tarafta olmadığımız için işkence ettiler. Ben yine onlarla kavga edip dışarı çıkmıştım. İşte o gece vampir oldum. Darcy Cullen ve Searlus Cullen.. Hayatımda en nefret ettiğim iki insan. Eminim tanıyorsundur. Ve büyük ihtimalle de çocuklarına karanlık tarafta olmadıkları için işkence etmesini de seviyorsun. Benim hikayem bu. Karanlık Taraf'tan nefret etme nedenim. Ben doğduğumdan beri tarafsızdım ve öyle kalacağım. Peki sen? Sen neden Aydınlık taraf'tan nefret ediyorsun? Lütfen söyler misin? Bir insan iyilikten nefret etmez. Elinde çok iyi sebepleri olmalı, iyilikten nefret etmek için. Eminim senin de vardır. Evet, ilk olarak soruma cevap ver. Sonra da büyük ihtimalle reddedeceğim teklifini sun bana. " Krystal'i unutmuştu. O da karanlık taraftaydı. Büyük ihtimalle Ravenclawlılar onu kışkırtmıştı. Bella'nın sesine suçlayıcı ses tonu geri dönmüştü. "Bu arada sana çok sevineceği bir haberim var. Benim hayatımda en çok değer verdiğim kişilerden biri de Karanlık Taraf'ta. Axél Dylan LeDarc'ın kardeşi. Thalia Gérin LeDarc'ın da kuzeni. Ravenclaw 3. Sınıftaki Krystal Renesmee LeDarc. O da karanlık tarafta. Yani benim en sevdiğim kişilerden birinin tarafı ka-ran-lık. Bu arada senin söylediğin söz aklıma geldi. " Sen bir vampirsin; kötülük senin doğanda var. " demiştin. Hatırlıyor musun? İşte sana vereceğim cevap: Bir canavarım, bunu kabul ediyorum. Sevdiklerim bunu kabul etmese bile ben bir canavarım. Kana ihtiyacı olan bir canavar. Ama bir canavar olmam kötü olduğum anlamına gelmiyor. Cullen Ailesi'ndekiler hariç her vampir, insan kanı içiyor. Peki, tahmin et ben insan kanı mı içiyorum? " Geonna, zekiyse hayır, eğer tam bir ahmaksa evet derdi. Sessizlik içinde, suratına sakin bir maske takarak ne diyeceğini bekledi..

Konu: Geri: Sahte Sohbet Salı Tem. 14, 2009 7:46 pm

Bella’ ın bu umursamaz tavırları onu gerçekten kızdırmıştı. Bu kız gerçekten sınırlarını zorluyordu. Geonna daha fazla iyilik meleği rolünü oynayamayacaktı çünkü; devam ederse elinden gerçekten bir kaza çıkacağını biliyordu. “ Lanet işlemiyor mu? Güldürme beni; şu ana kadar lanetin işlemediği hiçbir yaratık yok bu evrende, kendine fazla güvenme canım hem bak henüz teklifi duymadın bile. “ Kaşları çatılmış, yüzüne donuk bir ifade yerleşmişti. Şuan ona lanet savurmamak için kendini zor tutuyordu. Uzaktan baksa tükürüğünü bile esirgeyeceği bir bünyeye muhtaç kalmıştı ne yazık ki. Ne yapmalı acaba diye düşünüp dururken, o zeki beynine bir anda cevaplar doluşuvermişti. “ Bak Bela teklifim açıkça şu; biliyorsun ki senin Hogwarts sınırları içinde gezinmek yasak. Ancak ben bazı çıkıntıların ortadan kaldırılması ve işimi kolaylaştırmam için senin girmene yardımcı olabilirim; insan kanı içmediğini biliyorum. Ama bana yardım edebilecek tek kişisin. Ama eğer etmem diyorsan sonuçlarına da mümkün olduğunca katlanırsın. Lütfen beni zor durumda bırakma. “ Bu teklifi kabul etmesi için içinden dualar ediyordu yüce Merlin’ e. Peki ya eğer Bela teklifi reddederse ne olacaktı? Tabii ki bunun içinde bir cevabı bulunuyordu elbet. Her ne kadar istemese de sevdiklerine zarar vermek zorunda kalabilirdi. Yada Bella’ ı buradan uzaklaştırmak mı ? Ah, evet bu daha kulağa hoş geliyordu. Sihir Bakanlığına vereceği en ufak bir ihbarda Bella’ ın Hogwarts, Hogsmeade kısaca İngiltere çevresinde dolaşması imkansız bir hal alırdı. Herhalde onu da doğduğu yer olan Fransa’ a geri postalarlardı büyük bir ihtimalle. İçinde ki şeytani düşünceleri gün geçtikçe artırıyordu. Daha fazla dayanamayıp tekrardan konuşmaya atıldı, “ Bella, Sihir Bakan’ ına gidip her şeyi anlatmam sadece beş dakika mı alır ; ama bunu yapmayacağım . “ Yumuşamış ses tonu adeta bir meleği andırıyordu sanki. Eğer kabul etmezse tek çaresi onu karanlık lord’ un yüce ellerine teslim etmekti.

Konu: Geri: Sahte Sohbet Çarş. Tem. 15, 2009 12:54 pm

Tehdit öyle mi? Bu oyunu Bella da oynayabilirdi. Tek kaşını rahatça havaya kaldırdı ve "Anlaşılan anlamayacaksın. Bana zarar vermen hiç hem de hiç umurumda değil. İstediğini yap çekinme. İstersen o saçma lanetini de savur bana. Hiç hem de hiç umrumda olmaz. Bu bir. Ayrıca tehdit öyle mi? İstediğin kadar da tehdit et. Hatta istersen şimdi seni Sihir Bakanlığı'na götürürüm. Unutma çok hızlıyım. Senin asla yetişemeyeceğin bir hızda. Bu arada Sihir Bakanlığı'na gittiğinde o iğrenç ve pislik planlarını da anlatmayı unutma. Hani Hogwarts'ı karanlığa çekme isteğini. Eminim onu söylemeyi unutursun. İstersen Burgin&Burkers'taki herkese hakkımdaki gerçeği söyle senin o saçma lanetinden çok hızlı kaçabilirim. İstersen deneyelim. Ama hiç sanmıyorum. Senin bu saçma planlarını daha fazla dinlemeyeceğim. Bu arada evrendeki tek vampir ben değilim bunu da sakın unutma tatlım. Şimdi ben gidiyorum. Sihir Bakanlığı yolumun üstünde seni de oraya bırakayım mı? Ahh,hiç sanmıyorum. Kendin gidersin. Görüşürüz. Bu arada tekrar söylüyorum. İstediğini yap, çekinme o lanetini de savurabilirsin bana. Hiçbir insan eliyle yapılmış acı, benim bir vampir tarafından ısırılıp 3 gün boyunca çektiğim acıyla kıyaslanamaz. " Bella,çok hızlı bir şekilde kapıya ilerledi ve Geonna'nın şaşırmış ve kızmış ifadesine şeker şeker gülümseyip el salladı. Sonra da kapıyı açarken Geonna'nın bir şeyler mırıldadığını duydu. Kapıyı açtığı sırada ortadan yok oldu. Burgin&Burkers'ın 50 metre uzağındaydı. Sonra'da koşarak Fransa'daki malikanesine yol aldı..

» Sohbet
» Sohbet
» Sohbet