Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu

Hogwarts RPG
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Charlotte Lauther

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Charlotte Lauther
Ölüm Yiyen
Charlotte Lauther


RPG Puanı :
Charlotte Lauther Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Charlotte Lauther Right_bar_bleue

Kadın
Mesaj Sayısı : 43
Asa : Çınarı andıran, gövdesinden çıkarılan balzam ile kozmetik ve özel ilaçlarda kullanılan Sığla ağacından yapılmıştır. Kabuğu koyu renk olmakla birlikte asa yılların verdiği kullanılmışlıkla çatlakları barındırmaktadır. Derin çatlakların arasında dizilmiş elmasları vardır. Asa kalın başlayıp gittikçe incelen bir görünüme sahiptir. En kalın yerine yine elmaslarla "CL" harfleri işlenmiştir. Lautherların özel asasıdır. 12,5 inç olmakla beraber çekirdiğinde karga teleği bulundurmaktadır.
Ruh Halin : Charlotte Lauther Yaaati6rx4
Kayıt tarihi : 13/08/09

Charlotte Lauther Empty
MesajKonu: Charlotte Lauther   Charlotte Lauther Icon_minitimePerş. Ağus. 13, 2009 2:06 am

Her şeyin bir başlangıç olduğunu, etrafındaki herkesin bir anda iyilik meleği kesildiğini düşünerek hata yapmıştı. İstediklerini elde edebiliyor olsa da bu zamana kadar böylesine bir aptallığı nasıl oluyor da içine sindirebildiğine inanamıyordu. Charlotte’a gelip gördüğünü söylemişti, hem de ken-di göz-le-riy-le. Buna inanmak istemese de uzun süredir yüzeye çıkmayı bekleyen kuşkularından inanmak zorunda olduğunu biliyordu. Hissettiği, sakladığı duygularının bulduğu karşılığın çöpe atılmasından doğan nefret değildi. Arch’la yaşamış oldukları kısa süreli ilişkide üçlüden geriye kalan parçayı, Audra’yı düşündüğünde onu anlayabiliyor olsa da şimdi bütün gözdeliğine rağmen artan parça olmayı hazmedemiyordu. Asla basit bir erkek uğruna en yakınındaki kişiden vazgeçebilecek birisi değildi. Üstelik Audra, ona bu okuldaki neredeyse tek yakın kişiydi. Ve şimdi kalkıp kendisini çöpe attığını görmesini, dostu olarak baktığı kişiyi bir şekilde ayartmasını kabullenemiyordu. Parmakları arasında sinirle çevirdiği asasını kırma noktasına gelmişken deri koltuğun üzerine fırlattı. Kendisine dokunan bedenin, en yakınına dokunduğu anı kafasında yaratmaya çalışırken lekeli bedenlerin lanetlenmesini istedi. “Lanetlenmesini istediğim tek kişi sadece sensin Archibald Ryan, sadece sen. “ Gömüldüğü deri koltuklarda kustuğu nefretiyle bu sözcükleri mırıldanırken bunun gerçek olabileceğini aklına dahi getirmedi.

Kendisini tekrar toparladığında aldığı haberi hiçbir şekilde düşünmüyordu. Bir süre Audra’dan çok Arch’ı görebileceğini sanmasa da ortada sinirini gösterebileceği bir durum yoktu. Gerilen yüz hatlarının, derisine hapsettiği bütün solgunluğa rağmen tüm çekiciliği ile gülümserken duyduğunu sandığı çığlık ile yerinden sıçradı. Ne olabildiğini veya olabileceğini aklına getiremese de bu Charlotte’un harekete geçmesini engellemedi. Sinirinin iliklerine işlediği vakitlerde kırılmasını önlemek için koltuklardan birisine fırlattığı asasını aldıktan sonra ağır portrenin açılmasını izledi. İçerisinde hiçbir teşekkürü barındırmayan yüreği, nefreti her şeyi ile hapsetmişken Charlotte kendisini birçok şeye daha yakın hissediyordu. Çığlığın nereden geldiğini kestiremese de bir çığlık duyup duymadığından bile emin değildi. Karanlık koridorlarda ilerlerken asasını bacaklarına vurup kendi kendine eğlenmeye başladı. Her şeyi alaya alacağının farkına şimdi varıyor olsa da tam anlamıyla yatıştığını iddia edemezdi. Bir yerlerde, bir kez de kendisi olmak üzere Audra ve Arch’ı basabileceğini düşünürken aklına Trixie takıldı. Her zaman için onları birbirine yakıştırmış olması kendisinden çok Audra’yı lekeliyordu. Gerilen dudaklarının oluşturduğu tezadı kendisi bile fark etmezken içinden bir anda taşan mutluluğu yakalayabildi.

Uzun süreceğini tahmin etmediği mutluluk kendisini bu ıssız koridorlarda yakalamışken Charlotte Lauther karşısına apansızca çıkan birileri olması için dua ediyor gibiydi. Mutluluğun kendisine sinirden çok zarar verdiğini fark ettiğinde bunun tadına varmış olması büyük bir mucizeydi. *Daha ilk andan itibaren.* diye düşündü. Mutlulukla karşılaştığı ilk andan itibaren altında gizlediği acıyı hissedebiliyordu. Ve genç kız bu akşam istediği şeyin çektirmek istediği acıların getirdiği mutluluk olduğunu fark etti. Beline uzanan sarı saçlarının parlaklığı karanlık gecede kendisini belli ederken, gözlerinin zehire dönen yeşili fark edilmeyecek gibi değildi. Mağrur fısıltılara doğru ilerleyen ince bedeni yalnızca açıkta kalan yerleriyle kendisini belli ediyordu. Neye ve neden olduğunu bilmese de kendisini bir şekilde hazır hissediyor oluşu sonradan katılacağı oyunlarda kendisine avantaj sağlıyordu. Charlotte’un çektikleri ve çektirdikleri basit bir oyundan farksızdı. Olmayı sevdiği kişiyi oynamayı iple çekiyor olsa da yalnızca bir iki haftadır baş göstermiş olduğu melekliği bir köşeye fırlatmayacaktı. İnsanlara yaklaşıp onları tanımasındaki asıl etken olan şeyi geç fark etse de kaybetmeye niyeti olduğunu kimse söylememişti. Ve bir Lauther olarak insanlara bu şekilde yaklaşmayı, daha temkinli olmayı bugün aldığı haberden sonra daha da iyi anlamıştı. “Sana bir hediye vereceğim Mr. Maksimov. Bunu en az benim kadar hak ediyorsun. Yine de benim hediyem, bana sunulandan daha cezbedici olacak. “

Kafasındaki düşünceleri ıssız koridorda hiçbir giz bulunmadan ortaya dökse de duyulduğu takdirde anlaşılabileceğini düşünmüyordu. Kendisi bile tam anlamıyla ne söylediğini bilmezken Piotr Maksimov’a verebileceği hediyeleri kafasında tartmaya başladı. Belirli bir planın etrafında dönseler bile Charlotte sıradan bir hediye sunmayı planlamıyordu. Ona olan minnettarlığını gösteriş biçimi Sanglanuit Öğrencileri’nin gelmesiyle eski ihtişamını kaybeden ve tüm gözleri üzerine toplayan Hogwarts’ta fark edilmeyecekti bile. Atacağı adımlarda her zamanki dikkatini koruyacak olsa da Char. bunu sonraya bırakmaya karar verdi. Ödülün yapılan iş sonunda güveni arttırması ve devam edilebilmesi yönünden gerekli olduğunu düşünse de sıradan bir insanın üzerinde fazla titremeyi doğru bulmuyordu. Bunu eskiden yapmış olsa dahi artık ortaya atılan güvenlerin boşa çıktığı bir dönemde basit bir insan bu kadar şeyi hak edemezdi. Yine de ortaya çıkarılan güvenin köpeklerin yemesi için atılmış küçük kırıntılar olduğunu hatırlaması kendisini rahatlattı. Nitekim köpekler bu kırıntıları rahatlıkla yemişlerdi. Her ne kadar fark etmeden yediği kırıntıları görmezden gelse de.

Karmaşaları iyiden iyiye bırakma zamanının geldiğini anladığında tok bir sesle irkildi. Sesin kalınlığı genç kızın zarif vücudunda ağır bir yük oluştursa da o bunu kaldırabilecek birisiydi. Elinde tuttuğu asasını daha sıkı kavrarken babetlerinin çıkardığı tiz sesle yavaşça döndü. Karşılaştığı sarı gözlerin şu anda ürkütücü olmadığını kimse ileri süremezdi. Bakıldığında sarı gibi gözükse de içerisinde neredeyse bütün renkleri barındırıyor oluşu Charlotte’un gözlerini çocuktan kaçırmasına neden oldu. Kendisini ele geçiren ürperti bu durumda çekip gitmeyecek kadar inatçı değildi. Bir anda vücuduna doladığı ellerini serbest bırakırken ani bir hareketle asasını karnına batırmasıyla acı bir ses çıkardı. Karşısındaki çocuğu tanımıyor olsa bunun kendisine kurulmuş bir komplo olduğunu düşünecek kadar ileri gidebilirdi. Ne de olsa bu sıralar arkasından fazlaca iş çevrilmişti ve Charlotte az önce yaşadığı krizin ardından bunun üzerinde düşünecek kadar paranoyaktı. Bu paranoyaklığın mantıklı bir yanının olup olmadığına bakarken etrafta birilerini yakalamak adına zehir yeşili gözlerini dolaştırdı. Karşısındaki çocuğa uzun geldiğini düşündüğü süre kendisi için bir anlam ifade etmese de gözlerinin açık olan pencereyle buluşmasıyla birlikte kafasındaki tüm olumsuz düşünceler yerini ılık bir rüzgara bıraktı. Soğuk ve sıcağın karşılaşmasında arada kalanlardan birisi olduğunu fark ettiğinde tuhaflaşan bedeni kendisini ele veriyor gibiydi. Kasılan karnının hissettiği açlığı doyurmak istercesine dili dışarı uzatarak havaya değdirdi. Yine de bu olmayanı ele geçirmek ve var olanı reddetmekle ilgili durumu daha fazla görmezden gelemeyecekti. Ellerini arkasında birleştirip ileri geri sallanırken yüzünde nahoş bir gülümsemeyle çocuğa baktı. Bakışlarındaki ifade genç adamı harekete geçirecek türden olmalıydı ki hızlı bir şekilde kızın anlamayacağı şeyler gevelemeye başlamıştı. Havaya kalkan kaşları aradan seçtiği sözcüklerle durumun vahimliğini anlatsa da bu pek çok şey için olduğu gibi bunun için de yeterli değildi. Korumakta olduğu sükûnetiyle çocuğun omzuna yavaşça vurduktan sonra henüz anlam vermeye başladığı olaylar üzerinde düşünerek ilerlemeye başladı.

Bu gecenin gizemini kimse tam anlamıyla keşfedemezken yabana da atamazdı. Az önce dev cüsseli çocuğun dediklerine akıl sır erdirmeye çalışırken böylesine korkaklığın nasıl olup da öyle bir cüsse de barınabildiğini düşündü. Çocuğu kendi haliyle kıyaslarken istavroz çekip mırıldandı. “Onun bu aciz ruhunu bağışla. Vücudunda korkudan eser olmayan güçlerin bağışlanmaması gereken işler yaptığının bilincindeyken aciz ruhları kendi benliğine yolla.” Sağ elini aşağıya doğru indirirken hissettiği huzurun sadece fırtına öncesi sessizlik olduğunun bilincindeydi. Kendisini şu durumda birisi görse onun böyle olmadığını düşüneceğini biliyordu. Yine de Audra ve Arch’ın buna şaşırmayacağını düşündüğünde içinde bir yerlerde tuhaf bir şeylerin kıpırdandığını hissetti. Ölüm sessizliğini çığlık olarak duyuran koridorların ölüm vadisinden hiçbir farkı yoktu. Ve elbette Charlotte Elle Lauther, ölüm vadisinden geçmekte olan bir kurbandan başka bir şey değildi.

Vadide yaratmış olduğu derinliklere doğru ilerlerken hiçbir şeyin hazır olmadığı hissine kapıldı. Ne ile karşılacağını bilmiyor oluşu, sessizliği yaran fısıltılarla bozulsa da hala tam anlamıyla bir fikri yoktu. Kendi içerisinde kurduğu teorilerden bir kaçı üzerinde yoğunlaşsa da en baskın olan düşüncenin bile bir çıkar yolu yoktu. Kendisine haber verilmeden o şeyin gerçekleşmeyeceğini düşünüyor oluşu, şatonun gömüldüğü sessizlikle kendisini doğruluyordu. Gerçekleştirilecek olan şey bile içerisinde sessizliği barındırsa da ortamın bu kadar hareketsiz olması yanıltıcıydı. Artık karanlığa alışmış olan gözlerini arada bir pencerelerden giren ışıkla ödüllendirirken asasından ışık çıkartmaya gerek görmedi. Şu anda fark edilmek en son isteyeceği şey olsa da bir yandan ortaya çıkmak için sabırsızlanıyordu. İçerisinde kararsızlıkla birleşmiş zıtlığı barındırırken gittikçe artan seslerle olduğu yerde durakladı. Önünün duvarlar tarafından kapanmış olup, bir labirentten farksız olması görmek isteyeceği şeyleri engellese de sadece duymak için beklemeyecekti. Sağ tarafındaki duvara yaslanırken, boynunu duvarın açtığı dönemeçten hafifçe ileriye uzattı. Gözlerindeki heyecan yerini hayrete bıraktığında bir süre kıpırdayamadığını fark etti.

Bunu beklemediğini pekâlâ kendisi de biliyordu. Her şey hazırdı bunu da biliyordu; fakat bugün harekete geçileceğini asla tahmin etmemişti. Orada bulunanları ses çıkarmadan incelerken gözleri bir çocukla yakınlaşmış olan Audra’ya takıldı. Arkası dönük olan çocuğu tam olarak seçemese de ortada bariz olan bir şehvet vardı. Sinirle kasılan ellerini bileklerinden oynatarak sakinleşmeye çalıştı. Yine de bir şey için bekleyip, üzerine düşünecek kadar sakin değildi. Sadece bir dakikada sonra kendisini ele verirken gizleyeceği bir şey olmadığını düşünüyordu. Ortaya atacak ne bir korkusu, ne de bağışlanmayı gerektirecek bir günahı vardı. Yüzünde korkuyu hapsetmiş olanlarla içten içte eğlenirken Audra ve Arch’ı bir kez daha süzdüğünde dışarı taşmak için bekleyen günahları fark edebiliyordu. Günahların taşmak için bekleyecek zamanı olsa da Charlotte’un yoktu. Hızlandırdığı adımlarla Audra’ya yaklaştığında, gözlerini kendisini henüz fark etmiş kızdan ayırmadan, onun dibindeki çocuğun omzuna asasını dokundurdu. Bir-iki kere açılıp kapanan dudakları uzun boylu gencin Ezekiel olduğunu fark ettiğinde tiz bir kahkahayla noktalandı. Ardından davetsiz sözcüklere bekçilik etti. “Audra iş başındasın. Bu sefer kütüphaneyi yahut Ortak Salon’daki yumuşak koltukları tercih etmemendeki sebep nedir?” Soran gözlerle Ezekiel’a dönerken sözlerine içerisinde hiçbir yumuşaklığı barındırmadan devam etti. “Ah Aud. Görebiliyorum ki Arch’ı tatmin edebildiğin kadar Kiel’ı da etmişsin. Benim en yakınım! İşte sana küçük bir ipucu; Kiel asla bu gibi durumlarda yöneten olmaktan memnun olmaz. Öyle değil mi Kiel, söyle ona.”

Maksimov’dan aldığı haberle gözlerinden yayıldığını hissettiği nefretin şimdi tam karşısında durması kendisini şaşırtmamıştı. Audra kendisi gibi gözükse de, yanında değilken ortaya koymaktan çekinmediği kıyamamak gibi sözcüklerin kızın kendisi gibi olmadığını görmesiyle işe yaramadığını fark ediyordu. Arch’ın onu ne için tercih ettiği umurunda değildi, çünkü Charlotte Arch’ı asla tercih etmemişti. Onun Clowr’a benzeyen yapısı Char’ı kendisine bir noktada çekmişti. Bunun uzun süreli olmadığını Audra en iyi biliyordu. Önceden de bahsettiği gibi takıldığı nokta asla ortada dönen aşk olmamıştı. Üçüncü kişi olmayı kendisine yediremezken gözlerini karşısında duran kızdan çevirdi. Başlayan eğlencenin, kendisini ortaya koymasına izin vermesiyle Charlotte, bir Lauther olarak asla saçma sapan konular üzerinde yoğunlaşmadı. Elinde çevirdiği asasını her yakaladığında korku dolu iniltilerden farklı bir tona izin vermiş olsa da diğerlerinin aksine bundan rahatsız değildi. Ortalığı dolduran saf çığlıklarla daha da hareketlendiğini hissettiğinde asasını Gryffindor cüppeli kızın suratında gezdirdi. Kahverengi gözlerinin yansıtmak istediklerini istenilen her şeyi yaparım anlamında yorumlasa da bunun kendi kafasındaki bir kurgudan ibaret olduğunu biliyordu. Her şeyin iyiden iyiye sarpa sarmasını istemezken, Audra’nın söylediği bir sözü hatırladı. Gözde olmaktan bahsettiğini hatırlıyordu. Ve evet Charlotte gözde olmak için bir çok şeyi yapabilirdi. Yine de bu gecenin gözdesinin Audra olmasına izin verecekti. Belki ilk belki de son defa.


* Bu RP'mde olayın başlangıcı, sonda görülüyor. Eğer direk olay örgüsünü içeren bir RP görmek isterseniz onu da yollayabilirim. Ve karakterimin adının Charlotte Lauther olarak değiştirilmesini rica ediyorum, lütfen.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rolande Addié
5. Sınıf
Rolande Addié


RPG Puanı :
Charlotte Lauther Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Charlotte Lauther Right_bar_bleue

Kadın
Mesaj Sayısı : 1462
Yaş : 29
Savaş Tarafın : Chiarore Suo Guardia
Rp Partneri : Forever Sébastien! He is my love angel.
En Belirgin Özellik : Sabırlı kişilik ve oldukça sakar o.O
Asa : 21 Inch,Hipogrif Tüyü, At Kılı
Ruh Halin : Charlotte Lauther 37978406tk7qx0
Kayıt tarihi : 26/06/09

Galleon
Galleon: 1000
Patronus: Seçilmedi

Charlotte Lauther Empty
MesajKonu: Geri: Charlotte Lauther   Charlotte Lauther Icon_minitimePerş. Ağus. 13, 2009 11:37 am

İnanılmaz deecede güzel bir rp. Renk uymumu süper. Açıkçası anlatımın akıcılığı muhteşemdi. Hiçbir kusur göremiyorum.

RPG Puanınız:100
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Charlotte Lauther
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Lauther, Charlotte
» Charlotte.
» Charlotte Amy Scott

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu :: Role Play Game Dışı :: Site Arşivi :: RPG Arşivi-
Buraya geçin: